Çok fazla karanlık ya da aydınlık anlayabileceğin şekildeki yaşamın bozulmasına yol açar. | Open Subtitles | الكثير من الظلام والضوء سوف يخرب الحياة كما تفهمها |
RR değişkenliği gibi senin anlayamayacağın şeylere ve dört ay önce sanat projesi için kafasını kazıtması gibi anlayabileceğin şeylere dayanıyor. | Open Subtitles | نختبر نظرية انها مبنية على أمور لا تفهمها كاختلاف تقلص البطينين |
anlayabileceğin bir yöntem kullanmak için daha çok çabalayacağım. | Open Subtitles | المره القادمة ساحرص على تكون طريقه تستطيعين تفهمها |
Ya da senin anlayabileceğin şekilde söylersem, senin için nasıl kötü olabilir? | Open Subtitles | أو في صياغةٍ يمكنك فهمها كيف يكون ذلك سيئاً لك؟ |
Dur sana anlayabileceğin Şekilde açıklamaya çalışayım. | Open Subtitles | دعني أرى ما اذا كان بأمكاني تفسير ذلك بطريقة تستطيع فهمها |
Sana bunu anlayabileceğin bir şekilde açıklayabilir miyim bir bakalım. | Open Subtitles | دعنى أفسر ذلك لك بصورة تستطيع فهمها |
anlayabileceğin, gayet basit bir lisanla bunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأقولها بلغة بسيطة جداً كمي تفهمها |
Ama senin anlayabileceğin dilde de söyleyeyim. | Open Subtitles | لكن لطرح لغة تفهمها |
Bunlar senin anlayabileceğin şeyler. | Open Subtitles | وهي أشياء تفهمها. |
- Senin yanlış anlayabileceğin bir şeyler yaptım ve söyledim. | Open Subtitles | قلت وفعلت بعض الأشياء التي" "ربما قد أسأت فهمها |
Bunu senin anlayabileceğin bir dilde anlatacağım. | Open Subtitles | سأضع هذا في لغة يمكنك فهمها |