Dinle, yoldaş. Belki yanlış numarayı aradın ama tam Aradığın adamı buldun. | Open Subtitles | إسمع يا رفيق لعلك أخطأت في الرقم لكنك وجدت ما تبحث عنه |
Bu da ne? Aradığın şey bu işte bütün ihtişamı ile. | Open Subtitles | إنه مجرد رأس لتمثال لا قيمة له ذلك الذي تبحث عنه |
Aradığın her şey, kaynağının sana vaat ettiği her şey tam burada. | Open Subtitles | كل شئ كنت تبحث عنه كل شئ وعدك به مصدرك موجود هنا |
Büyük bir sevinç görünüyor Aradığın adamla ilgili olan taraftan düştü. | Open Subtitles | إنها ترى بهجة عظيمة. ويتعلق الأمر بالرجل الذي كنت تبحثين عنه. |
Aradığın kozu bu adreste bulma ihtimalimiz, Everest kadar yüksek! | Open Subtitles | ثمّة احتمال بأن نجد وسيلة النفوذ التي تبحث عنها هنا |
Aradığın için teşekkür ederim. Endişelenmene gerek yok. İlerlemek üzereyiz. | Open Subtitles | شكراً على اتصالك ولا حاجة لتقلق نحن على وشك البدء |
Ama bunun anlamı da "sadece Aradığın şeyi bulabilirsin" oluyor. | TED | فهذا يعني أنه بإمكانك أن تجد ما تبحث عنه |
Söyleyeyim, çünkü Aradığın kişi sana çok yakındı. | Open Subtitles | دعنى أخبرك لأن الشخص الذى تبحث عنه قريب جداً منك |
Şuraya gidiyor, sonra da şuraya. İşte burası Aradığın yer. | Open Subtitles | إذهب إلى هنا، ثم إلى هنا وهذه النقطة هي ما تبحث عنه |
Doğrusu, onun senin Aradığın kişi olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | تعرف أنا لا أعتقد حقًا أنه الرجل الذي تبحث عنه |
Evet, bunca zamandır, Aradığın adam berbat arabanı satın aldı ve evinin peşinatını ödedi. | Open Subtitles | نعم , الرجل الذي تبحث عنه طوال الوقت اشترى سيارتك وسدد الدفعة الاولى لمنزلك لاجلك |
Polisler Aradığın şeyi bulmanın en iyi yolu olmayacaktır. | Open Subtitles | المرور عبر أي دائرة ليس أفضل طريقة لإيجاد ما تبحث عنه. |
Bayan, yaptıkların için çok memnunum, ama Aradığın adam ben değilim. | Open Subtitles | سيدتي, أقدر لكِ مافعلته .. ولكنني لست الرجل الذي تبحثين عنه |
Sanırım, tam Aradığın şeye sahibiz. 4 Temmuz sonrası ağımıza hep iyi şeyler takılır. | Open Subtitles | إن لدينا ما تبحثين عنه إن لدينا رحلات جيدة |
Aradığın şeyi sana verebileceğimi, sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اعتقد إني استطيع اعطاءك الشيء الذي تبحثين عنه |
Proje ve onu korumak için oyun oynayan adamlar hakkındaki çaresizce Aradığın gerçeği öğrenmeyi teklif ediyorum. | Open Subtitles | أعرض عليك الحقيقة التي تبحث عنها بيأس.. عن المشروع, عن الرجال الذين تآمروا لحاميته. |
Geçen gece beni Aradığın için çok teşekkürler, aramana çok sevindim. | Open Subtitles | شكراً على اتصالك بي في تلك الليلة. أَنا مسرورة جداً أنك فعلت ذلك |
Ama gücün bitti, ve Aradığın gerçeğin... sana hiçbir iyiliği olmadı. | Open Subtitles | لكن قوتك ذهبت الحقيقة التي تبحثين عنها لم تقدم لك شيئاً |
Sen Aradığın zaman heyecanlandım, ...ama aynı heyecanı sende göremedim. | Open Subtitles | حسناً، أطير فرحاً عندما أتلقى إتصالك وبعدها لا أسمع شيء منك |
Aradığın şefkatse, bulacağın yer burası değil. Tamam mı? | Open Subtitles | إنه المكان الخاطئ لتأتي إليه إذا كنت تبحث عن التعاطف |
Hakkında bilgi Aradığın adamın ismine konsantre ol. | Open Subtitles | ركزي على اسم الرجل الذي تسعين إلى المعلومات منه. |
Aradığın cesaret mi, gezgin? | Open Subtitles | هل ما تسعى إليه هو الشجاعة أيها الرحالة ؟ |
Aradığın şey bir güvenlik ihlaliyse yerel polisi ve askerleri dene. | Open Subtitles | اذا كان الخرق الأمني ماتبحث عنه جرب الشرطة المحلية والجنود |
Burada ne Aradığın konusunda bir şey söylemen mümkün mü? | Open Subtitles | هل تمانع لو أخبرتني عن ما الذي يفترض أن نبحث عنه ؟ |
Belki de Aradığın akraban buradadır. Ne dersin? | Open Subtitles | ربّما الأقارب الذين تبحث عنهم هناك في الأعلى |
Yıldız Savaşları'ndan bir alıntı yapayım: "Aradığın çılgınlık, bu değil." | TED | لاستعارة عبارة من سلسلة أفلام حرب النجوم: هذا ليس الهوس الذي تبحثون عنه. |
Şöyle diyelim; önemli bir sorun çıktığında, Aradığın adam benimdir. | Open Subtitles | لنقل أنه عندما تقع مشكلة كبيرة فأنا الرجل المنشود. |
Aradığın adamı bulacağın yer orası. | Open Subtitles | ذلك أين أنت سَتَجِدُ الرجلَ أنت تَبْحثُ عنه. |