ويكيبيديا

    "aramayacak" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يتصل
        
    • سيبحث
        
    • مكالماتي
        
    • لن يبحث
        
    • ليتصّل
        
    • بتفتيشي
        
    • ستعمل الاتصال
        
    Kendisi aramayacak kadar önemli. Open Subtitles من المهم بما فيه الكفاية لي أن يتصل بي السيد ديميل شخصيا.
    Onunla yatsam sürtüğün teki olduğumu düşünecek ve bir daha aramayacak. Open Subtitles إذا ضاجعته سيعتقد باني عاهرة ولن يتصل بي ثانية
    Kaseti elime alana kadar kimse bir yeri aramayacak. Open Subtitles ، لن يتصل أحد بخفر السواحل . إلا بعد أن أحصل على الشريط
    Herkes senin öldüğünü sanacak. kimse seni bir daha aramayacak. Open Subtitles الجميع سيعتقد أنك ميت لا أحد سيبحث عنك أبدا
    En büyük kızım, beni geri aramayacak. Open Subtitles حسناً، كبرى بناتي، لا ترد على مكالماتي.
    Anlıyorum ama takımım adli bulgular aramayacak. Open Subtitles انا ادرك هذا، لكن فريقى لن يبحث عن الادلة الجنائية
    Nate, Wes'i aramayacak kadar zeki, ama bizim kuçuya bak. Open Subtitles كان (نيت) ذكيّا جدّا ليتصّل بـ(ويس) على جوّاله لكن انظري إلى هاتف الجرو
    Kimse beni aramayacak. Open Subtitles لن أسمح لأحد بتفتيشي.
    Aşırı hız cezasından kurtulmak için beni arayacak ama gerçek bir soruşturma işine gelince aramayacak. Open Subtitles كان سيتصل بيّ لو كان بحاجة لتذاكر بأسرع وقت ممكن لكن يتصل بيّ للقيام بعمل تحري، لا
    Uzaklara taşınıp hiç aramayacak. Open Subtitles وسينتقل لمكان بعيد ، ولن يتصل بكِ ابداً.
    Kimse polisi aramayacak. Al da git şu parayı. Open Subtitles لن يتصل احدا بالشرطة, فقط خذ المال ارجول
    O zaman, başka seçeneği olmayacak korkacak ve polisi aramayacak ve bizim istediğimizi yapacak, parayı ödeyecek. Open Subtitles لنقول أن ليس لديه أي خيار. خائف تماماً، ولا يتصل بالشرطة وينجز المهمة للنهاية ويدفع المال.
    Evet, Christy'nin onu asla aramayacak başka bir adam buldu... Open Subtitles أجل كريستى عرفت رجل لن يتصل بها أبدا ونحن نحاول أن نظهر تعاطفنا معها
    Her halde, gerçek bir fırsatla aramayacak. Open Subtitles . على الأرجح لن يتصل مع أية فرص حقيقية
    Hayır zavallım! Sana söyledim, aramayacak. Open Subtitles لقد أخبرتك أنه لن يتصل أيتها الفاشلة
    Kardeşim, kızlar aramayacak da erkekler mi arayacak? Open Subtitles إن لم تتصلن الفتيات هل يتصل الشباب؟
    Ama sanırım artık aramayacak. Open Subtitles ولكن أعتقد بأنه لن يتصل بعد الأن.
    Kimse herhangi bir nedenle onu aramayacak. Open Subtitles لا أحد يتصل بها مهما كان السبب
    Hiç kimse bizi orada aramayacak mı? Open Subtitles لا، لا أحد سيبحث عنا هناك.
    Kimse seni aramayacak. Open Subtitles لا شخص سيبحث عنكى
    Bu kadın beni aramayacak! Open Subtitles لا ترد على مكالماتي
    Phil, bâzı insanlar gibi takıntılı şekilde onu aramayacak. Open Subtitles لذا لن يبحث عنه فيل بهوس كبعض الناس.
    Nate, Wes'i aramayacak kadar zeki, ama bizim kuçuya bak. Open Subtitles كان (نيت) ذكيّا جدّا ليتصّل بـ(ويس) على جوّاله لكن انظري إلى هاتف الجرو
    Eğer üç gün geçmesine rağmen aramamışsa, bir daha aramayacak diye panikliyordum. Open Subtitles إذا كان أكثر من ثلاثة أيام مضت، أود أن داعي للذعر، معتقدين انها أبدا ستعمل الاتصال مرة أخرى.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد