Silah ve uyuşturucu hareketlerinde çeşit çeşit insanı bir araya getirdik. | TED | فييما يخص السلاح والمخدرات كليهما، لقد جمعنا مزيجا جميلا من الناس. |
Duymamış insanları bir araya getirdik sanıyordum. | Open Subtitles | إعتقدت أننا جمعنا أشخاص لم يقوموا بسماعه |
Birlikte yazdığımız arkadaşım Roo Rogers ve ben aslında tüm dünyadan işbirlikçi tüketim ile ilgili binlerce örneği bir araya getirdik. | TED | لذلك فالكاتب المشارك معي، روو روجرز، وانا جمعنا في الواقع الآلاف من الأمثلة من جميع أنحاء العالم علي الاستهلاك التعاوني. |
Diğer yanda da fenotiplerle, 3B tarayıcılarla, NMR ve aklınıza gelebilecek her şey ile insanoğlunun en büyük veri tabanını bir araya getirdik. | TED | في الجانب المقابل، لقد جمعنا قاعدة المعلومات الأكبر عن الإنسان: الأنماط الظاهريّة، مسح ثلاثي الأبعاد، التصوير بالرنين المغناطيسي النووي -- |
ve bütün bulguları bir araya getirdik. | TED | و جمعنا كل ذلك معا |
Neden bir araya getirdik biliyorum-- En büyük IQ sermayesi ve yaratıcılık koleksiyonunun yegâne amacını biliyorum: Kahrolası bir Nissan daha satmak. | TED | أعلم لماذا تم جمعنا - أعلم أن أعظم مجموعة من الذكاء، ورأس المال، والإبداع، رسالتهم الوحيدة هي: بيع سيارة (نيسان) لعينة أخرى. |
Appa'yı daha yeni bulduk ve ailemizi tekrar bir araya getirdik. | Open Subtitles | لقد وجدنا ( آبا ) لتونا و جمعنا العائلة مجدداً |
Birleşik Devletler çağında dört şehirde -- Philadelphia, Miami, Akron, Ohio, ve Wichita, Kansas -- Sanatçıları ve aktivistleri, eğitimcileri, politikacıları, komşuları ve vatandaşları oy verme kültürünü yerel yollarla geliştirecek projeler üretmeleri için bir araya getirdik. | TED | في أربع مدن عبر الولايات المتحدة-- فيلادلفيا، ميامي، آكرون، أوهايو، و ويتشيتا، كانساس-- جمعنا سوياً فنانين وناشطين، معلمين، زملاء سياسيين، جيران، ومواطنين عادييين ليجتمعوا معاً وينشؤوا مشاريع يمكنها أن تدعم ثقافة التصويت بطريقة محلية. |