Başparmağıyla uğraşırken bazı anne sorunlarımın iç yüzünü anladım. Terapi işe yaramadı ama bu operasyonun arkadaşlığımızı kurtaracağını umuyorum. | Open Subtitles | لدي نظره على بعض مشاكل والدتي في اصبعها الكبير ولكن وقت فشل العلاج, اتمنى بان هذه العملية تحفظ صداقتنا |
Bu arkadaşlığımızı tazelemek için bir şans olabilir. | Open Subtitles | هذه قد تكون فرصتنا لـ, مثلا, لتجديد صداقتنا. |
Belki arkadaşlığımızı biraz daha ileriye götürebiliriz ha? | Open Subtitles | أننا ينبغى أن نمضى فى صداقتنا لدرجة أكبر |
Okulumuzda bir kafeterya olduğunu fark etmeden önce arkadaşlığımızı sağlamlaştırmalıyım. | Open Subtitles | إنني بحاجة لتوطيد الصداقة قبل أن تكتشف بأن لدينا كافيتيريا |
arkadaşlığımızı, size el oyması bir Alman duvar saati vererek kutlamak isterim. | Open Subtitles | وسأحتفل بصداقتنا بإعطائك ساعة جدارية ألمانية |
- arkadaşlığımızı memnuniyetle sunarız. - Yine iş için mi gideceksiniz? | Open Subtitles | نمنح صداقتنا بسرور هل تم إستدعائك مجدداً؟ |
Sana karşı boş değilim, ama arkadaşlığımızı mahvetmek istemiyorum. | Open Subtitles | لدي مشاعر تجاهك، أنا لا أريد أن أدمر صداقتنا |
Birlikte çalışmanın arkadaşlığımızı bozacağından korkmadın. | Open Subtitles | لم تكوني قلقة أن عملكِ معي سوف يفسد صداقتنا |
Böylece arkadaşlığımızı geliştirebiliriz hem bu sayede belki onunla da aramı düzeltebilirim. | Open Subtitles | بإمكاننا تغذية صداقتنا ثم ربما بإمكاني اصلاح علاقتي معها |
Sana kur yaparken arkadaşlığımızı korumamız çok büyük önem taşıyor, o yüzden olabildiğince dürüst ve doğrudan yaklaşacağız. | Open Subtitles | و أهم شي بالنسبة لنا هو حماية صداقتنا من المشاكل اللتي قد تحصل بسببك لهذا سنكون مباشرين |
Bak, arkadaşlığımızı bir kenara bırakırsak, sen bu şirketin çok değerli bir parçasısın. | Open Subtitles | اسمع, بوضع صداقتنا جانبا أنت جزء قيم من هذه الشركة |
Sana söylemek istedim ama arkadaşlığımızı mahvetmek istemedim. | Open Subtitles | لقد أردت إخبارك لكن لم أرد إفساد صداقتنا |
Olanlar arkadaşlığımızı güçlendiriyor. | Open Subtitles | لو كان هناك أيّ شيءٍ سيجعل صداقتنا أقوى. |
İyice düşün ama. 209.madde arkadaşlığımızı sonlandırır ve Ev Arkadaşı Anlaşması'nı en sade hâline daraltır. | Open Subtitles | فكر ملياً قبل فعل ذلك فالفقرة 209 تنص على تعليق صداقتنا وتجرد اتفاقية السكن المشترك إلى مبادئها الأساسية |
Ama sen çok özel biri çıktın. arkadaşlığımızı seksle mahvetmek istemiyorum. | Open Subtitles | لكن تبين أنك مميز للغاية أكره أن أفسد صداقتنا في سبيل الجنس |
Sonunda arkadaşlığımızı mahvedeceğiz ve sahip olduğumuz her şeyi kaybedeceğiz. | Open Subtitles | سينتهي المطاف نخرب صداقتنا نفقد كل شيء لدينا |
arkadaşlığımızı mahvetmesini istemedim. | Open Subtitles | حسناً، أنا لم أكن أريد للأمر أن يفسد صداقتنا. |
Araştırmalarımızda devamlı beraber çalışmak ve yapacağımız her buluş ne kadar küçük olursa olsun halihazırda olan arkadaşlığımızı derinleştirecek ve birbirimize olan saygımızı artıracak. | Open Subtitles | للعمل معا باستمرار في بحثنا وأي اكتشاف أن علينا أن نبذل مهما صغير من شأنه تعميق الصداقة |
Böylece bir ilişkinin tüm tehlikelerinden kaçınarak arkadaşlığımızı sürdürebileceğiz. | Open Subtitles | بأننا سنحافظ على الصداقة بتجنّب كل مخاطر العلاقات |
O yüzden benim gelip gitmemi aklına takma arkadaşlığımızı aklına tak. | Open Subtitles | لذا دعنا لا نهتم بشأن الدخول والخروج وماذا لديك علينا الاهتمام بصداقتنا |
Sana, arkadaşlığımızı ve ulusal anlayışımızı ifade eden çok özel bir hediye vermek istiyorum. | Open Subtitles | الآن أود أن أقدم لك هدية مميزة جداً رمز مني لصداقتنا وتفاهمنا الدولي |
Sen bana taşındığından beri arkadaşlığımızı bozmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | إنّي دومًا ما أدمّر الصّداقات، كنتُ أحاول أن أدمّر صداقتي بك مذُّ أن إنتقلتٍ معي. |
Önce barımızı, sonra arkadaşlığımızı yok ettiler. Sırada ki ne? | Open Subtitles | لقد اخذو حانتنا وصداقتنا ،ماذا بعد؟ |
Ama özür dilemek istiyorum, belki arkadaşlığımızı yeniden canlandırmak. | Open Subtitles | لَكنِّي أُريدُ الإعتِذار، رُبَّمَا نُلهبُ صداقتُنا . |