aslanların domuz leşi için nasıl kavga ettiğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تذكرنا يوم أن رأينا الأسود تتقاتل على ذلك الخنزير الثؤلول. |
Işıklar yanıp sönerek aslanların ahırın etrafında dolaştığımı sanmasını sağlıyor, ama ben yatağımda uyuyor oluyorum. | TED | النور يومض ويخدع الأسود يظنونني أمشي حول الحظيرة لكني كنت نائما في سريري |
Ve bu da, avlanan erkek ve dişi aslanların göz seviyesinden görüş açıklığını gösteriyor. | TED | وهذا هو مدى الرؤية الفعلي على مستوى العين المجردة لكل من ذكور وإناث الأسود |
BJ: Bugünden sonra aslanların ve leoparların... ...gözlerinin içine bakmalıyız. Bütün bunlar ciddi bir şekilde bilinçlenmek içindir. | TED | بيفرلي : لذا عليكم ان تعوا وانتم تنظرون الى عيون هذه الاسود ..والفهود الآن ان الامر كله متعلق بالوعي |
Ama yine de aslanların dahi sakındığı bir otçul vardır. | Open Subtitles | مع ذلك، هنالك واحد من آكلة الأعشاب حتى الأسد يعطيه مساحة واسعة |
Birden, erkek aslanların avlandıkları ürkütücü koşulları net olarak anlıyorsunuz. | TED | وكانت مفاجأة للجميع، ان حصلنا على فهم واضح للغاية للحالات المجفلة والتي بموجبها يصطاد ذكور الأسود فرائسهم. |
Büyürken aslanların arka bahçemde yaşadığını bile bilmiyordum. | TED | عندما كنتُ صغيرة، لم أكن أعلم حتى أنَّ الأسود تعيش في فنائنا الخلفي. |
Bu sefer aslanların avlanmasına izin verecekler. | Open Subtitles | هذا الوقت الذي هم سيتركون الأسود تعمل الصيد. |
Tıpkı aslanların dikkatsiz antiloplar aradığı gibi. | Open Subtitles | لآخر بحثاً عن الموزعين الضعفاء مثل الأسود التي تبحث عن الظبي الضعيف |
aslanların ve kurtların diyarında daha ne kadar iyi olunabilir zamanı boşa harcadığım için dakikalar beni azarlıyor. | Open Subtitles | أنتى تعلمين أننى أقوى من الأسود و الذئاب و حتى من الزمن نفسه ,أنا لاأخاف و لن أأخذك |
Gerçekten de biz insanlar şempanzelerle ve diğer maymunlarla, en az aslanların, kaplanlarla ve diğer kedigillerle olduğu kadar yakın akrabayız. | Open Subtitles | وبقية القرود مثل القرابة بين الأسود والنمور وبقية فصيلة القطط، على سبيل المثال. |
Şimdi onlar sadece aslanların bildiği bir yolla rahatlıyorlar. | Open Subtitles | وبوسعهم أن يرتاحو بطريقة لا يعرف كيفيّتها إلا الأسود |
Sen ben, aslanların kükremesi, zürafaların sessizliği ve sırtlanların kahkahası. | Open Subtitles | أنت , أنا , زئير الأسود , صمت الزرافات , ضحكات الضباع |
Eskiden hristiyanları aslanların önüne atardık. Tarih tekerrürden ibarettir derler. | Open Subtitles | في الماضي كنا نرمي المسيحيون إلى الأسود يبدو لي أن التاريخ يعود نفسه |
Tanrım meleklerini gönderdi ve aslanların ağızlarını kapattırdı bana zarar vermesinler diye, masumiyet içindeyim ona karşı. | Open Subtitles | الهى ارسل ملاكه وسد افواه الاسود فلم تضرنى لانى وجدت بريئا قدامه |
Toby aslanların olduğu yerde Dorobo'yu takip ediyor şöyle bir bakmak için. | Open Subtitles | بعد تحديد موقع الاسود , تبِع توبي الـ دوروبو بينما يتقدمون لكي يُلقي نظرة. |
Onlar 15 aç aslanla karşı karşıya, ama, birlikte hareket ederlerse, aslanların gözlerini korkutabilir ve onları avlarından uzaklaştırabilirler. | Open Subtitles | إنَّهموراء15 أسداًجائعاً، لكن, إذاعملواكشخصٍواحد، رُبَّما يُخيفون الاسود ويدفعونهم بعيدا ً عن صيدهم. |
Evet, ama bu onları aslanların kafesine atmak gibi olmuyor mu? | Open Subtitles | نعم ، لكن أليس هذا مثل كأننا نرميهم في عرين الأسد ؟ |
Ama arada sırada aslanların pençelerine diken batar ve onlara sadece küçük fareler yardım edebilir. | Open Subtitles | ,لكن من حين لآخر الأسد يحصل على شوكة بقدمه والفأر الصغير هو الوحيد الذي يستطيع أن يساعده |
Benden ne yapmamı istiyorsun? Sanırım önce aslanların sigortasını halletmeliyiz. | Open Subtitles | حسنا, اعتقد أنه يجب علينا أن نحصل علي تأمين للأسود |
aslanların kokusundan hoşlanmazlar, ve saldırmak için hiç tereddüt etmezler. | Open Subtitles | انهم يكرهون رائحة الأسُود وهُم لا يترددون في الهجوم. |
aslanların benimle uyum içinde olması lazım. | Open Subtitles | الذين من برج الاسد يفترض أنهم متفقين معي |