"aslanların" - Translation from Turkish to Arabic

• الأسود
• الاسود
• الأسد
• للأسود
• الأسُود
• الاسد

aslanların domuz leşi için nasıl kavga ettiğini hatırlıyor musun?
تذكرنا يوم أن رأينا الأسود تتقاتل على ذلك الخنزير الثؤلول.

Işıklar yanıp sönerek aslanların ahırın etrafında dolaştığımı sanmasını sağlıyor, ama ben yatağımda uyuyor oluyorum.
النور يومض ويخدع الأسود يظنونني أمشي حول الحظيرة لكني كنت نائما في سريري

Ve bu da, avlanan erkek ve dişi aslanların göz seviyesinden görüş açıklığını gösteriyor.
وهذا هو مدى الرؤية الفعلي على مستوى العين المجردة لكل من ذكور وإناث الأسود

BJ: Bugünden sonra aslanların ve leoparların... ...gözlerinin içine bakmalıyız. Bütün bunlar ciddi bir şekilde bilinçlenmek içindir.
بيفرلي : لذا عليكم ان تعوا وانتم تنظرون الى عيون هذه الاسود ..والفهود الآن ان الامر كله متعلق بالوعي

Ama yine de aslanların dahi sakındığı bir otçul vardır.
مع ذلك، هنالك واحد من آكلة الأعشاب حتى الأسد يعطيه مساحة واسعة

Birden, erkek aslanların avlandıkları ürkütücü koşulları net olarak anlıyorsunuz.
وكانت مفاجأة للجميع، ان حصلنا على فهم واضح للغاية للحالات المجفلة والتي بموجبها يصطاد ذكور الأسود فرائسهم.

Büyürken aslanların arka bahçemde yaşadığını bile bilmiyordum.
عندما كنتُ صغيرة، لم أكن أعلم حتى أنَّ الأسود تعيش في فنائنا الخلفي.

Bu sefer aslanların avlanmasına izin verecekler.
هذا الوقت الذي هم سيتركون الأسود تعمل الصيد.

Tıpkı aslanların dikkatsiz antiloplar aradığı gibi.
لآخر بحثاً عن الموزعين الضعفاء مثل الأسود التي تبحث عن الظبي الضعيف

aslanların ve kurtların diyarında daha ne kadar iyi olunabilir zamanı boşa harcadığım için dakikalar beni azarlıyor.
أنتى تعلمين أننى أقوى من الأسود و الذئاب و حتى من الزمن نفسه ,أنا لاأخاف و لن أأخذك

Gerçekten de biz insanlar şempanzelerle ve diğer maymunlarla, en az aslanların, kaplanlarla ve diğer kedigillerle olduğu kadar yakın akrabayız.
وبقية القرود مثل القرابة بين الأسود والنمور وبقية فصيلة القطط،‏ على سبيل المثال. ‏

Şimdi onlar sadece aslanların bildiği bir yolla rahatlıyorlar.
وبوسعهم أن يرتاحو بطريقة لا يعرف كيفيّتها إلا الأسود

Sen ben, aslanların kükremesi, zürafaların sessizliği ve sırtlanların kahkahası.
أنت , أنا , زئير الأسود , صمت الزرافات , ضحكات الضباع

Eskiden hristiyanları aslanların önüne atardık. Tarih tekerrürden ibarettir derler.
في الماضي كنا نرمي المسيحيون إلى الأسود يبدو لي أن التاريخ يعود نفسه

Tanrım meleklerini gönderdi ve aslanların ağızlarını kapattırdı bana zarar vermesinler diye, masumiyet içindeyim ona karşı.
الهى ارسل ملاكه وسد افواه الاسود فلم تضرنى لانى وجدت بريئا قدامه

Toby aslanların olduğu yerde Dorobo'yu takip ediyor şöyle bir bakmak için.
بعد تحديد موقع الاسود , تبِع توبي الـ دوروبو بينما يتقدمون لكي يُلقي نظرة.

Onlar 15 aç aslanla karşı karşıya, ama, birlikte hareket ederlerse, aslanların gözlerini korkutabilir ve onları avlarından uzaklaştırabilirler.
إنَّهموراء15 أسداًجائعاً، لكن, إذاعملواكشخصٍواحد، رُبَّما يُخيفون الاسود ويدفعونهم بعيدا ً عن صيدهم.

Evet, ama bu onları aslanların kafesine atmak gibi olmuyor mu?
نعم ، لكن أليس هذا مثل كأننا نرميهم في عرين الأسد ؟

Ama arada sırada aslanların pençelerine diken batar ve onlara sadece küçük fareler yardım edebilir.
,لكن من حين لآخر الأسد يحصل على شوكة بقدمه والفأر الصغير هو الوحيد الذي يستطيع أن يساعده

Benden ne yapmamı istiyorsun? Sanırım önce aslanların sigortasını halletmeliyiz.
حسنا, اعتقد أنه يجب علينا أن نحصل علي تأمين للأسود

aslanların kokusundan hoşlanmazlar, ve saldırmak için hiç tereddüt etmezler.
انهم يكرهون رائحة الأسُود وهُم لا يترددون في الهجوم.

aslanların benimle uyum içinde olması lazım.
الذين من برج الاسد يفترض أنهم متفقين معي