Yani kalıtımsal olarak atalarımızın 10.000 yıl önceki hallerinden daha dayanıklı değiliz. | TED | حسنا، لسنا أكثر صلابة وراثيا، مما كان عليه أسلافنا منذ 10،000 سنة. |
Köyümüzün şaman kadını bu ışıkların atalarımızın ruhları olduğunu ve dünyamızda değişiklikler yapabilecek güçlere sahip olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | كاهنة قريتنا اخبرتنا ان هذه الاضواء هى ارواح اسلافنا وانهم ملكوا القدرة على تغيير عالمنا |
Eğer ilerleme tanrıyı bırakmak, atalarımızın inancını terk etmek demekse... | Open Subtitles | إذا كان التقدم يعنى التخلى عن الرب التخلى عن إيمان آبائنا |
Ruh Tutucular tüm atalarımızın ve büyüklerimizin ruhlarını tutarlar. | Open Subtitles | حراس الروح يبقوا على أرواحنا من أجل الأجداد القديمة |
Bu atalarımızın aptal olduğundan değil, beyinlerinin bizimki gibi çalışmamasındandı. | Open Subtitles | لم يكن أجدادنا أغبياء لكن مخهم لم يكن يعمل كمخنا |
Bu, bizim atalarımızın ve hiçbir hayvanın biz gibi yapamadığı bir hile. | TED | وهذه الخاصية لم يكن اي من اجدادنا يملكها من قبل ولا حتى اي كائن حي آخر يمكنه القيام بأمر مشابه، إنه تطور رائع فعلاً |
Ve atalarımızın aletleri böyle duylara sokarak inanılmaz salakça davranmış olduklarını düşünebilirsiniz. | TED | ولربما تظن أنه كان من الحماقة غير المعقولة لأسلافنا أن يوصلوا شيئاً بمقبس ضوئي مثل هذا. |
Bu göğsümüzü kabartacak ve cesaretimizi artıracak bir durum hala burasının atalarımızın imparatorluğu olduğunu düşünebiliriz. | Open Subtitles | الحل الوحيد أن نتقدم للأمام ونستعرض شجاعتنا وندعى انها لازالت امبراطورية أبائنا |
Kültür, doğaya karşı bir reaksiyondur ve atalarımızın bu anlayışı akla uygunluğu daima farksız hikayeler, semboller ve riüeller şeklinde nesilden nesile aktarılmıştır. | TED | الثقافة هي نتاج تفاعل مع الطبيعة وما فهمه أسلافنا تنتقل من جيل إلى جيل في شكل قصص، ورموز، وطقوس وكلها لا تبالي بالمنطق |
atalarımızın yuvası olan Güney Afrika'da iklîm düzensizleşti ve öngörülemez oldu. | Open Subtitles | في شرق أفريقيا ، موطن أسلافنا أصبح المناخ فوضويّ وغير متوقّع |
atalarımızın, şimdiye kadar yapılmış en destansı yolculuktaki ayak izlerinde, benimle gelin. | Open Subtitles | كونوا معي في تقفّي أثر أسلافنا في أكثر مغامرة ملحمية تم خوضها |
Köyümüzün şaman kadını bu ışıkların atalarımızın ruhları olduğunu ve dünyamızda değişiklikler yapabilecek güçlere sahip olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | كاهنة قريتنا اخبرتنا ان هذه الاضواء هى ارواح اسلافنا وانهم ملكوا القدرة على تغيير عالمنا |
atalarımızın anısına, yer ve göğün anısına dürüstlük, güven, doğruluk içinde. | Open Subtitles | في ذاكرة اسلافنا في شرف الأرض والسماء الاستقامة والإيمان الجيد تحت السماوات |
Yılın bu zamanı, atalarımızın ruhuna yakınlık hissederiz. | Open Subtitles | إنه الوقت من السنة الذي نحس فيه إننا قريبين من أرواح اسلافنا |
Ve burada, bu mahkeme salonunda atalarımızın inancının haklı çıktığını gördük. | Open Subtitles | و هنا فى هذه القاعة وقد شهدنا تبريراً لإيمان آبائنا |
atalarımızın çok övdüğü zafer cehennemin azabından kurtulmuş cesetler topluluğu. | Open Subtitles | والمجد الذي ينشده آبائنا جيّد جداً حشود الجثث تخلّصت من آلام الجحيم |
atalarımızın sırları sır kalmalı, | Open Subtitles | اسرار الأجداد يجب ان تبقى اسرارا |
Yüzbinlerce yıl geriye dönerek, insanlığın başlangıcına kadar... atalarımızın izini süreriz, fakat gerçekte, hikayemiz çok daha uzak bir zamana kadar genişlemektedir. | Open Subtitles | الآن يمكننا تتبع الأجداد إلى مئات الألاف من السنين... إلى فجر الجنس البشري. ولكن في الواقع فإن قصتنا تمتد إلى ذلك الوقت. |
Soylarının tükenmesinden kurtulan atalarımızın.... ... hayal güçleri uçuşa geçmiş. | Open Subtitles | بعد أن نجوا من الانقراض بدء خيال أجدادنا في التحليق |
Tıpkı geçmişteki atalarımızın soğuk kış gecelerinde ısınmak için kamp ateşi çevresine toplandıkları gibi. | Open Subtitles | تماماً كما كان اجدادنا يزدحمون حول نار المخيم طلباً للدفء في ليالي الشتاء الباردة |
atalarımızın, sevdiklerinin ölülerinden ayrılmak için birçok başka yolu vardı. | TED | كان لأسلافنا القدماء طرقاً أخرى كثيرة للافتراق عن فقيديهم. |
Her şey kurucu atalarımızın birbirlerine saksofon çalmalarıyla başlamış... | Open Subtitles | هل تعلم أنهم أبائنا المجددين أسسوا هذا وهم يلعقون ذكور بعضهم البعض |
O, en eski atalarımızın akıllıca becerilerinden ve zengin duygusal yaşamlarından bize devredilmiş bir hediyedir. | TED | انه هبه، قدمت الينا من الحرف الذكيه و الحيوات الغنية بالعواطف لأجدادنا القدماء |
Ve bu da şaşırtıcı şekilde atalarımızın yarım ya da bir milyon yıl önce pişirmeyi icat ettikleri zamana denk geliyor. | TED | و بشكل مذهل، هذا يطابق تماماً ما يُعتَقد أن آباءنا قد اخترعوه منذ مليون و نصف سنة، حينما اخترعوا الطبخ. |
Bu öneriyi, atalarımızın dünyasına dönüş önerisini büyük bir sevinçle kabul ediyoruz. | Open Subtitles | نحن سَنَقْبلُ هذا العرضِ بكل سرور للعَودة إلى وطن أسلافِنا. |
"Dokuz meclisin kararına uygun olarak, atalarımızın koyduğu yasalarında emri ile, | Open Subtitles | "بموجب القانون الذي سنّة السالفون وبحكم المعاشر التسعة" |
atalarımızın inancına, kutsal inanca sizlere sadık kalacağız ölene dek... | Open Subtitles | إيمان آباؤنا الإيمان المقدس سوف نكون صادقين معك حتى الموت |