| Eğer en ufak bir şüpheye kapılırlarsa güvenli bir mesafeden ateş ederek sizi öldürürler. | Open Subtitles | حتى ولو مجرد شك بسيط بأن هناك خطأ ما سيقومون بإطلاق النار عليكم من بعيد |
| Güvenlik düğmesine ateş ederek basmaya çalıştık. Bir kısmı isabet de etti. | Open Subtitles | كنا نهدف إلى تعطِيله بإطلاق النار على زرّ الأمان، لذا تمّ إطلاق بعض الرصاصات |
| - Ne? Ona ateş ederek mi? | Open Subtitles | ماذا ، اطلاق الرصاص عليه؟ |
| - Ne? Ona ateş ederek mi? | Open Subtitles | ماذا ، اطلاق الرصاص عليه؟ |
| Musevi mezarlığından ateş ederek binlercesini öldürdüler. | Open Subtitles | لقد قتلوا الآلاف، أنهم يطلقون النار من المقبرة اليهودية. |
| Dışarı çıkabilirsin ya da içerde ateş ederek gelmelerini bekleyebilirsin. | Open Subtitles | حسناً، يمكنكَ أن تخرج أو يمكنكَ البقاء هنا وإنتظارهم ليأتوا وهم يطلقون النار |
| Bir havai fişek tabancasıyla ateş ederek mi? | Open Subtitles | عن طريق إطلاق النار علىه بمسدس شعلة ضوئية؟ |
| O pencereden ateş ederek seni sadece korkutmak istemiştim. | Open Subtitles | أردتُ فقط أن أخيفك بإطلاق النار عليك من خلال النافذة |
| İçerde kutsal bir kadın varsa içeri ateş ederek giremeyeceğin kesin. | Open Subtitles | لو كانت هنالك إمرأة مبجلة أُريدكِ أن تكوني واثقةً تماماً من إنكِ لن تصلي إليها بإطلاق النار على الجميع |
| Bu durumdan sağa sola ateş ederek çıkamazsın. | Open Subtitles | هذا ليس موقفاً حيث ستقوم بإطلاق النار على نفسك |
| Yüzlerine ateş ederek. | Open Subtitles | بإطلاق النار عليهم في الوجهه |
| Walker ile o polis kadın beklediğimizden önce geldiler. ateş ederek içeriye girdiler. | Open Subtitles | وصلَ (ووكر) و فتاة المباحث الفيدراليّة قبل المتوقّع و بدأا بإطلاق النار... |
| Bu taraftan ateş ederek içeriye girdiler ve onu kaçırdılar. | Open Subtitles | لقد اقتحموا المكان وباتوا يطلقون النار وأخرجوه من الحجز |
| Bombaya ateş ederek parçalarına ayıracağız. | Open Subtitles | سنقوم بتعطيل القنبلة عن طريق إطلاق النار عليها وتشتيتها لأجزاء |