Eylül'den Kasım'a doğru... 300 kadar aç kutup ayısı, avlanmak için deniz buzullarına geri döndüğü yoldan, Churchill'e iniyor. | Open Subtitles | مِن أيلول الى تشرين الاول بعدد300دب قطبيشره ، يهبطون نحو تشيرشل في طريقهم للعودة الى الصيد عند جليد البحر. |
Nihayet, sürüyü günlerce takip ettikten sonra balinalar avlanmak üzere gibi görünüyor. | Open Subtitles | أخيراً، بعد تعقّب المجموعة ،لبضعة أيام يبدو وأنّ الحيتان وشيكةٌ على الصيد |
Evet avlanmak beni özgür kılıyor. Sen bu yüzden avlanmıyor musun? | Open Subtitles | أجل، الصيد يشعرني بالحرية أليس هذا ما يجعلك تقوم بالصيد ؟ |
Ekip, bu yunusların yalnız olmadığını, takım halinde avlanmak için toplandığını görünce şaşırdı. | Open Subtitles | الطاقم مندهشون لبجدوا ان هذه الدلافين ليست منعزلة لكنهم يأتون معاً للصيد كفريق |
Hafta sonları, avlanmak dışında yapılacak pek bir şey yoktu. | Open Subtitles | ليس هناك أيُّ شيء للقيام به في العطل عدا الصيد |
avlanmak, babanla geçirdiğin en güzel zamanlarındı şimdiyse benimle avlanacaksın. | Open Subtitles | الصيد برفقة أبيك كان أسعد وقت قضيته، والآن ستصيدين برفقتي |
Akbabalar avlanmak için fazla büyük ve hantaldır. | TED | النسور طيور ضخمة للغاية وبطيئة في الصيد. |
Onlar avlanmak istiyorlar. Silahlarını seviyorlar. | TED | حسناً، هم يريدون الصيد. كما إنهم يحبون بنادقهم. |
Aslanlar devasa pençelerini avlanmak için ani bir şekilde hareket ettirmeden önce kolay hareket etmek için onları geri çekebilir. | TED | وتستطيع الأسود إخفاء مخالبها الضخمة لتسهيل حركتها، قبل إظهارها من أجل الصيد. |
avlanmak bana sıkıcı gelmeye başlıyordu. | Open Subtitles | خطرت لى فكرة رهيبة مثل الأفعى بداخل ذهنى الصيد كان قد بدأ بالنسبة لى |
İstersen, bize eşlik edebilirsin. Kurt avlanmak için pençelerinin üzerinde yürürmüş. | Open Subtitles | . تستطيع الذهاب معنا اذا اردت . فالذئب يذهب بنفسه من اجل الصيد |
Hayır. avlanmak, savaşmak, araba sürmek, tıraş olmak ve balık temizlemek gibi. | Open Subtitles | لا , بل الصيد وشن الحروب وقيادة السيارات والحلاقة وتنظيف السمك |
Hayır. avlanmak, savaşmak, araba sürmek, tıraş olmak ve balık temizlemek gibi. | Open Subtitles | لا , بل الصيد وشن الحروب وقيادة السيارات والحلاقة وتنظيف السمك |
Sen avlanmak mı yoksa gönül eğlendirmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعلين أرضاً أثناء الصيد ؟ هل تريدي أن تقتلي ؟ |
Sen avlanmak mı yoksa gönül eğlendirmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعلين أرضاً أثناء الصيد ؟ هل تريدي أن تقتلي ؟ |
ve bütün erkekler avlanmak için zehirli oklardan kullanıyorlardı tamamen ölümcül | TED | وكل الرجال يمتلكون اسهم مسممة تستخدم للصيد وهي مميتةٌ تماماً |
Bu gördüğünüz yunusların sonarı. (Yunus yankı-konumlama sesleri) Bu tıkırtıları avlanmak ve beslenmek amacıyla kullanırlar. | TED | هذا هو سونار الدلفين تستخدم الدلافين هذه النقرات للصيد والتغذي |
Avlanmaya gidelim. - Bu hafta sonu avlanmak ister misin? | Open Subtitles | لنذهب للصيد أتريد الذهاب الى الصيد بنهاية الاسبوع ؟ |
İlk benimle avlanmak istediğini söylediğinde olmaz demeliydim. | Open Subtitles | أول مرة عرض عليَّ أن يصطاد معي، كان يجب أن أرفض. |
Antlaşmamızda bizim olarak belirlediğimiz kendi topraklarımızda avlanmak istiyoruz. | Open Subtitles | نحن نريد ان نصطاد على ارضنا و التي نصت المعهدة على اننا ممكن ان نحتفظ بها |
Ancak bu açık sular avlanmak için tehlikeli. | Open Subtitles | لكن الماء المفتوح هو مكان خطير لصيد السمك فيه |
Dişiler haftada yalnız bir av ile yetinebilirken erkekler, daha küçük avlarla sınırlı olduklarından çoğunlukla takriben iki kez avlanmak zorunda. | Open Subtitles | حين يكفيها صيدٌ واحد لمدّة أسبوع أمّا الذكر المقيّد بطرائد صغرى عليه اصطياد ضعف ذلك العدد تقريبًا |
T. Rex beslenmek istemiyor. avlanmak istiyor. | Open Subtitles | ال"تي ريكس" لا يريد أن يطعم إنه يحب إصطياد فرائسه |
Bu sıra dışı dişinin avlanmak için tekrar buraya gelmesi bir yıl sonra olacak. | Open Subtitles | وستحتاج هذه الأنثى الإستثنائية لسنة كاملة قبل العودة هنا والصيد مجددا |
Fakat kendi başlarına avlanmak için bir altı ay daha geçecek. | Open Subtitles | لكن ستمضي ستة أشهر أخرى قبل أن يتمكّنا من الصّيد بمفردهما |
avlanmak bizim günlük işimiz, ama ödemeler boktan. | Open Subtitles | الإصطياد هو عملنا, و المرتب سيئ |