| Daha önce hiç, bir Keçi Yurdu partisini ayık geçirdiğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن لدي في أي وقت مضى والماعز منزل حزب الرصين. |
| Bunu daha sonra sen ayık olduğunda ve ben de işte olmadığımda konuşuruz. | Open Subtitles | سنتحدث عن هذا لاحقاً عندما تكون صاحياً و انا لست بالعمل |
| Bir sonraki başkanın önünde, bizi küçük düşürmeyecek kadar ayık olmaya çalış lütfen. | Open Subtitles | حاولي وابقي صاحية بما فيه الكفاية لكي لا تحرجينا امام الرئيس القادم |
| Hayır. Hatırlayacak kadar ayık olanlarda siren seslerini duyunca kaçmışlar. | Open Subtitles | لا أحد صاحي يستطيع التذكر هربوا عندما سمعوا صفارات الإنذار. |
| ayık kalmalısın, aksi takdirde ölebilirsin tamam mı ? | Open Subtitles | عليك أن تبقى واعياً و إلا ربما تموت، حسناً؟ |
| Eğer bu hikâyeyi anlatmayı denersem ayık olmalıyım. | Open Subtitles | سأحتاج أن أكون مستيقظاً إذا حكيت هذه القصة. |
| Görünüşe göre, katil uzuvları keserken, kurbanın... tamamen ayık olmasını istemiş. | Open Subtitles | على فرض ان القاتل اراد الضحية واعية تماما اثنار عملية التقطيع |
| O yapraklara hiç elimi sürmedim. ayık kalmayı yeğliyordum. | Open Subtitles | لم أقترب من هذه الأوراق قط.أحب أن أبقى يقظاً |
| Bir kere, onu ayık şekilde tutmak için artık para almadığını ona söylemedin. | Open Subtitles | لشيء واحد، لم تكن قد قال له أنك لم تعد كونها المدفوعة لتكون بمثابة رفيقه الرصين. |
| ayık arkadaşım olarak değil, arkadaşım olarak. | Open Subtitles | بلدي ليس كما الرصين ، رفيق ولكن كما رفيقي. |
| Rehabilitasyona ayık gitmek tenis dersine raketsiz gitmek gibi bir şey. | Open Subtitles | وعند وصوله الرصين اعادة التأهيل مثل تظهر إلى درسا للتنس دون مضرب. |
| Partnerin de eskiden bir sarhoş olduğundan, sadece bu adamın ayık olduğuna inanmak istedim. | Open Subtitles | كنت أعتقد هنا بأن شريككِ كان سكران فقط أردت تصديق هذا الرجل كان صاحياً |
| Sana şunu söyleyeyim keşke ayık olmasaydım. | Open Subtitles | دعني أخبرك بهذا، أتمنى لو لم أكن صاحياً. |
| Ama seninle konuşmalıyız ve ayık olman gerekiyor. | Open Subtitles | لكننا بحاجة للحديث معك ونحتاجكِ أن تكوني صاحية |
| 17 yıldır ayık bir hâldeyim. | Open Subtitles | مرحبا, دونا. ولقد كنت صاحية لمدة 17 عاما. |
| İçkili ve ya ayık, okunması çok zor birisiniz, Kennedy. | Open Subtitles | , صاحي أو نشيط انت شخص صعب القراءة , كيندي |
| Kale, bizlere önündeki üç aylık müthiş tatilinde ne yapacağını anlatacak kadar ayık kalabilir misin? | Open Subtitles | إذاً , كيل هل تعتقد أنك تستطيع أن تبقى واعياً بالقدر الكافي لإخبارنا عن خططك بالقدر الكافي لإخبارنا عن خططك |
| Çılgınca bir şey yapmak üzereydim, ama ayık bile değildim. | Open Subtitles | كنتُ أوشك على فعل شيئ جنوني ولَم أكن حتّى مستيقظاً لأشهده |
| Görünüşe göre, katil uzuvları keserken, kurbanın... tamamen ayık olmasını istemiş. | Open Subtitles | على فرض ان القاتل اراد الضحية واعية تماما اثنار عملية التقطيع |
| Uçmak için ayık olman gerekiyor. Yani, bu araba kullanmak gibi değil. | Open Subtitles | يجب أن تكون يقظاً لكي تطير، فهي لا تشبه قيادة السيارات |
| O izleri ayık bir adamın telefonunda asla göremezsin, ...sarhoş bir adamda kesinlikle vardır. | Open Subtitles | لا تجد هذه العلامات على هاتف رجل متزن ولا تجد هاتف سكير إلا عليه هذه العلامات |
| İçkili bir partiden geldiğimizin farkındayım ama ayık davranmaya çalış, tamam mı? | Open Subtitles | أعرف أننا أتينا من حفلة جعة لكن حاول التظاهر بأنك صاحٍ |
| Eğer bir hastanın gözleri açıksa, bu genelde ayık olduğu anlamına gelir. | Open Subtitles | عندما تُفتح عيون المرضى، الذي كالعادة يعني بأنهم مستيقظين |
| Uyarıyorum, sarhoş ya da ayık, sıkı pazarlık yaparım. Ben de öyle. | Open Subtitles | أنا عنيد بأتفاقاتي سواء كنت ثملاّ أو واعي |
| Her şey şaka. Ben senin kadar ayık kalamıyorum. | Open Subtitles | كل هذا مزحة لا أستطيع أن أبقى صاحيا أكثر منك |
| Warren Bloodworth'un ayık bir akrabası olacağı aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لا اتخيل أن لوارن بلودوورث قريب رصين ورزين |
| Keeler ayyaştır, bu yüzden ayık kal ve sorumluluğu sen al. | Open Subtitles | . لذا كن متيقظا ً و تحمل أنت المسؤلية |