Ya hiç kimseden ayrılmak zorunda kalmasaydın? | Open Subtitles | لكن ماذا لو لم يكن عليها أن تحطمنا أبدًا ؟ |
Ya hiç kimseden ayrılmak zorunda kalmasaydın? | Open Subtitles | لكن ماذا لو لم يكن عليها أن تحطمنا أبدًا ؟ |
Ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. | Open Subtitles | حسناً ، لقد كان عليه أن يغادر المدينة انظري ، أنا أفعل شئ ما خطأ هنا ، أليس كذلك ؟ |
Acele etmezseniz, içlerinden biri grubumuzdan ayrılmak zorunda kalır. | Open Subtitles | ...إذا لم تسرعا فأنا أخشى أن أحدهم قد يجب عليه أن يغادر شركتنا |
Ailesinden kim varsa, tepeden ayrılmak zorunda. | Open Subtitles | أي فرد من عائلته عليه أن يغادر التل |
Caleb çiftlikten ayrılmak zorunda kaldı bir süreliğine. | Open Subtitles | ـ(كيلاب) كان عليه أن يغادر المزرعة لفترة |
demiş (Gülüşmeler) O anda ayrılmak zorunda olduğunu anlamış. | TED | (ضحك) حينها عرف أن عليه أن يغادر. |