Ve şehirden ayrılmam gerekti çünkü her şey bana seni hatırlatıyordu. | Open Subtitles | وكان علي أن أغادر المدينة لأن كل شيء كان يذكرني بك |
Ve avukatım Jeff Pucell'e ayrılmam gerektiğini söylemem gerektiğini biliyordum. | TED | وكنت أعرف أنه كان علي أن أخبر جيف بورسيل المحامي الخاص بي، أنني يجب أن أغادر. |
Bu yüzden buradan hiç ayrılmam. Şuradan şuraya gitmek haricinde. | Open Subtitles | لهذا لا أغادر هذا المكان عدا أن أذهب إلى هنا وهناك |
Buradan ayrılmam gerekirse, bilmeni istiyorum ki, o e-postayı ben yazmadım. | Open Subtitles | حتى لو كان يعني ان ان اغادر من هنا انا فقط اريدك ان تعلم اني اعدك اني لم اكتب تلك الرسالة الاليكترونية |
Ona söylemeden bu konuda konuşmak istemiyorum. Ama önce Jenny'den ayrılmam gerekiyor. | Open Subtitles | لن اقول انني لن اخبرها بالامر لكن بالبداية علي الانفصال عن جيني |
Şimdi gerçekten ayrılmam gerekiyor, ama bunu yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | لكني لا أريد أن انفصل لأنه وسيم و رائع للغاية |
Ben de gelmek isterdim ama aniden ayrılmam isteyeceğimden çok dikkat çeker. | Open Subtitles | بقدررغبتيان آتيمعك , إلا انني أخشي من أن رحيلي المفاجئ عن هنا, قد يُلفت الأنتباه... |
-Nereye gittiğini izle. Altı ay sonra, 14 olacağım ve yetimhaneden ayrılmam gerekecek. | Open Subtitles | بعد 6 أشهر سأصبح في الرابعة عشر ويجب ان أغادر الميتم |
Seni arayacaktım. Bir şey çıktı, işten erken ayrılmam gerekti. | Open Subtitles | نعم أردت الإتصال بك طرأ أمر وجب أن أغادر العمل باكراً |
Neyse, benim kasabadan birkaç gün ayrılmam lazım. | Open Subtitles | على كلِ، فيجب أن أغادر المدينة لبضع أيام |
Neler yapabileceğime bir bakayım. Ama bu odadan hemen ayrılmam gerek. | Open Subtitles | دعوني أرى ماذا يمكنني عمله ولكن يجب أن أغادر من هذه الغرفة حالاً |
O yüzden birkaç günlüğüne şehirden ayrılmam gerekiyor. | Open Subtitles | لذا سيكون علي أن أغادر المدينة لبضعة أيام |
Ölüyorum Hemen Kudüsten ayrılmam gerek | Open Subtitles | أنا على شفا الموت. يجب أن أغادر القدس, في الحال. |
Atılgan'a bir kez çıkmayı başarabilirsem bir daha asla ayrılmam. | Open Subtitles | لو أني ذهبت لقمرة قيادة الإنتربريس لن أغادر أبداً |
Bu otelin dışına bile çıkamam. Kimse bana Moskova'dan ayrılmam için belge vermedi. | Open Subtitles | لا يمكنني أن ابرح هذا المكان و لا يمكنني أن اغادر موسكو بدون اوراق |
Şimdi gidin buradan. Amirim emretmeden suç mahallinden ayrılmam. | Open Subtitles | لن اغادر مسرح الجرية ما لم أتلقّى أمراً من رئيسي المباشر بذلك. |
Senden ayrılmam gerektiğini hissediyorum ve... Haydi. | Open Subtitles | انت تجعلني اشعر ان علي الانفصال عنك مع اني لا اعرفك |
Senden ayrılmam gerekse bile. | Open Subtitles | حتى لو كان هذا يعنى الانفصال عنكِ |
Evet, çünkü birinden ayrılmam lazım. | Open Subtitles | نعم لانه يجب ان انفصل عن احدهم |
Açıklamasız ayrılmam yanlıştı. | Open Subtitles | رحيلي دون تفسيرٍ لم يكُن صائبًا. |
Ondan ayrılmam lazımdı ama kötü adam da ben olmadım. | Open Subtitles | نعم كان علي الإنفصال عنه ولست أنا الشخص السيء، اتفقنا |
İkinci sayfada St. Francis'ten ayrılmam için imzalamanız gereken bir mektup var. | Open Subtitles | فى الصفحة الثانية هناك خطاب عليك أن توقعه الذى يؤكد إنسحابى من " سان فرانسيس " |
Hayır, sevgilimden ayrılmam kolay oldu, çok dostça ayrıldık. | Open Subtitles | ...لا، إنفصالي كان على نحوٍ جيد، سلمي جداً |
Yapamayacağım. Ondan ayrılmam gerek. | Open Subtitles | لا أستطيع فعل هذا، يجب أن أقطع علاقتي بها. |