Acıyı azaltmak için bile olsa, yalan söylemeyi haklı görmem. | Open Subtitles | حتى لتخفيف المعاناة. لا يمكنني أبداً تبرير قول الكذب الصريح |
Ona aspirin verdim. Solunum güçlüğünü azaltmak için ona ilaçlar verdim. | TED | اعطيتها أسبرين. اعطيتها ادويه لتخفيف الضغط على قلبها. |
Ebe, stajyeri çağırıp, acısını azaltmak için ona birkaç damla eter verdirtti. | TED | قام الطبيب بمناداة الطبيب المتدرب على وجه السرعة ليعطيها بضع قطرات من الكحول لتخفيف ألمها |
Şimdi sizi ikna etmek istediğim nokta şu: Beyin bu gürültü ve çeşitliliğin olumsuz sonuçlarını azaltmak için çok fazla çaba sarfetmektedir. | TED | الآن ما أريد أن أقنعكم به هو أنّ الدماغ يقدّم الكثير من الجهد للحد من الآثار السلبية لهذا النوع من التشويش والتقلب. |
Burada Kaliforniya'da salınımı azaltmak için çok iddialı bir hedef var. | TED | هنا في ولاية كاليفورنيا، هناك هدف طموح جدًا للحد من الانبعاثات. |
Bayan Florrick firmanızın borçlarını azaltmak için çevirdiği dolapların farkında mısınız? | Open Subtitles | سيدة فلوريك، ألديكِ علم بأي مكيدة تخطط لها شركتكِ لتقليل دينها؟ |
Bununla birlikte artrite karşı en iyi savunma hayattaki tercihlerimiz. Eklemlerdeki baskıyı azaltmak için sağlıklı bir kiloda olmak, yoga ve bisiklet sürmek gibi hafif sporlar yapmak, sigara içmemek gibi. | TED | حالياً، فإن بعض أفضل أساليب دفاعنا ضد التهاب المفاصل تتمثل بأنماط حياتنا: ضمانُ وزنٍ صحيّ لتخفيف الضغط على المفاصل، ممارسةٌ أقل لتمرينات شديدة الوطأة مثل اليوغا أو ركوب الدراجة، وتجنب التدخين. |
Basıncı azaltmak için akış yoluna su boşaltacak. | Open Subtitles | سوف تندفع المياه داخل قناة التصريف، كرد فعل لتخفيف الضغط عليه |
Her hafta buraya düşmek istemiyorsanız gerginliği azaltmak için ne gerekiyorsa yapmanızı öneririm. | Open Subtitles | إذا كنت لا تريد أن تكون هنا كلّ إسبوع أقترح بأنّك تعمل مهما كلّف الأمر لتخفيف الضغط، إضطجع الآن |
Başkan Franklin Delano Roosevelt depresyonun sefaletini azaltmak için kamu yatırımları ve şirket sömürüsü ve yolsuzluklarına karşı tedbir yoluna gittiğinde. | Open Subtitles | سعى لتخفيف البؤس من الإنهيار الكبير في المؤسسة الوطنية ولعرض التنظيم على استغلال الشركات |
Kalkan jeneratöründeki girdi yüklemesini ikna edecek olan alt programı çalıştırmalıyım ham elektriği kullanılabilir güce azaltmak için. | Open Subtitles | حيث ستربط الحاجز الي مولد الدرع لتخفيف الطاقة الخام الي مولد للدرع |
- Ona sordum, erm acını azaltmak için ne yapabilirim diye. | Open Subtitles | سألتها لو كان هناك أي شئ يمكن أن احضرة لها، لتخفيف الامها |
Son örneğim ise genetik mühendisliğinin kötü beslenmeyi azaltmak için kullanılabildiğini gösteren bir örnek. | TED | المثال الأخير الذي سوف أقدمه سيكون حول استخدام الهندسة الوراثية للحد من سوء التغذية |
Riski azaltmak için neler olduğunu biraz daha öğrenelim. | Open Subtitles | حتى نفهمه أكثر للحد من المخاطر الممكنة. لا يمكنك. |
Ama üreyen laktik asidi azaltmak için hareket etmelisin. | Open Subtitles | لكن عليك التحرك للحد من تراكم حامض اللبنيك. |
İlaçlarınızın ince ayarını tutturabilir. Riskinizi azaltmak için spor planları yapabilir. | Open Subtitles | يُمكنها ضبظ جُرعات أدويتك بدقّة بالغة، تطوير خُطط التّمرينات لتقليل المُخاطرة، |
İnsanlar salgının artışını azaltmak için davranışlarını değiştirmiyorlar. | TED | فتغيير الناس لسلوكياتهم يكفي لتقليل معدلات نمو الوباء |
Aslında yoksulluğu azaltmak için sadece birşeyin fiyatını düşürecek olsaydınız kesinlikle enerjiyi seçerdiniz. | TED | في الحقيقة ، إذا أستطعت إختيار شيء واحد فقط لتخفيض سعر، لتقليل الفقر، لأقل شيء، فإنك ستختار الطاقة. |
Ses kutusundaki baskıyı azaltmak için paletleri kaldırmayı denedim, ama bir duyguya çarpmış olabilirim. | TED | حاولت رفع المنصات لخفض الضغط في صندوق الصوت، ولكن من الممكن انني اصبت خيط القلب |
Üzerimizdeki baskıyı azaltmak için cinsel saldırı tasarısını bile geri çekti. | Open Subtitles | لقد تخلت عن مشروع قرار الإعتداء الجنسي لتخفف الضغط علينا. |
Ayrıca önümüzdeki 10 yılda, bu hastalıkta bu kadar zorlayıcı olan ölüm oranını azaltmak için büyük adımlar büyük adımlar atacağımızı umuyorum. | TED | أنا أيضا كلّي أمل أنه في العقود القادمة سنتقدم خطوات كبيرة في الحد من نسبة الموت تلك التي كانت عصية جدا في هذا المرض. |
Patterson, laboratuvardaki kurşun miktarını daha da azaltmak için kaplarını ve aletlerini asitte kaynatıp kimyasallarını daha da saflaştırması gerektiğini fark etti. | Open Subtitles | إستنتج باترسون أن عليه أن يغلي جميع حاوياته وأداوته في الحامض وأن ينقي جميع مواده الكيميائية ليقلل من كمية الرصاص في المختبر |
Riski azaltmak için elimizden geleni yapacağız, | Open Subtitles | -حسناً، سنفعل ما بوسعنا للحدّ من المخاطر . |