Her noktanın çapı içindeki cümlenin uzunluğunu gösteriyor, böylece büyük noktalar uzun cümleler, ve küçük noktalar da kısa cümleler içeriyor. | TED | نصف قطر كل نقطة تمثل طول الجملة في الداخل، وتلك النقاط الكبيرة تحوي جملاً طويلة، والنقاط الصغيرة تحوي جملاً قصيرة. |
böylece büyük balık küçük balığı her yediğinde puan işliyor ve puan yükseliyordu. | TED | وبالتالي لما التهمت السمكة الكبيرة السمكة الصغيرة، سيرفع النتيجة، وذلك سمكة سمكة. |
Böylece, büyük seçimleri kazandıktan sonra ünlü politikacıların biyografilerini yayınladık. | TED | ولذلك نشرنا السير الذاتية للسياسيين المشهورين بعد فوزهم في الإنتخابات الكبيرة. |
Böylece, büyük İspanyol gemileri, taşıdıkları göz kamaştırıcı yükle bir kasırganın tam ortasına doğru yelken açmış oldu ve hiçbiri bir daha görülmedi. | Open Subtitles | وهكذا، إنطلقت السفينة الكبيرة بحمولتها اللامعة، مباشرة في عاصفة هوجاء ولم يراها أحد مرة أخرى. |
böylece büyük olanı izlemekten sıkılmıyorlar. | Open Subtitles | حتى لايشعرون بالملل من مشاهدة الشاشة الكبيرة. |
Bu büyük balıkların küçük balıkları yediği bir oyundu ama puanları kaydedebilmek istiyordu böylece büyük balık küçük balığı her yiyişinde puan yükselecekti, ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. | TED | وكانت لعبة حيث تلتهم سمكة كبيرة سمكة صغيرة، لكن كان يريد الحفاظ على النتيجة كلما التهمت السمكة الكبيرة السمكة الصغيرة، بجيث كلما ارتفعت النتيجة احتفظ بأثر لها، لكنه لم يكن يعرف كيف يفعل ذلك. |
böylece büyük fikirleri karşılaştırıp farklarına bakabiliyoruz. | TED | وحتى نستطيع مقارنة الأفكار الكبيرة |
Böylece, büyük İspanyol gemileri, taşıdıkları göz kamaştırıcı yükle bir kasırganın tam ortasına doğru yelken açmış oldu ve hiçbiri bir daha görülmedi. | Open Subtitles | وهكذا، إنطلقت السفينة الكبيرة بحمولتها اللامعة، مباشرة في عاصفة هوجاء... ولم يراها أحد مرة أخرى... |
Kadın gelirse zehri içinden emip çıkarıyor böylece büyük imparatoriçe oluyor. | Open Subtitles | بتلك الحالة هي تمتصّ السمّ :"محولاً إياها إلى "الإمبراطورة الكبيرة |