Çok sevdiğin bir babayı kaybetmek mi ki onun için bütün hayatını değiştiriyorsun yoksa sahte bir hayat üretecek kadar utandığın bir baban olması mı? | Open Subtitles | ان تخسر اب تحبه جداً لدرجه انك تغير حياتك كلها من اجله ام الشعور بالعار من أب لدرجه انك تخلق حياه اخرى بعيده عنه ؟ |
Ve hep ölümü bekleyerek bütün hayatını mahvedeceksin. | Open Subtitles | وفي الوقت ذاته ستفسد حياتك كلها بالإنتظار |
Size çok aptalca, çok ilkelce gelebilir, ama söylüyorum o adam bütün hayatını size adadı ve siz ona arkanızı döndünüz, çocuklar. | Open Subtitles | الأمر يبدو كأنه في غاية السخف و موضة قديمة لكني أقول لك لقد وضع حياته كلها فيكما و أنتما قد أدرتما ظهريكما له |
bütün hayatını iyi bir Katolik olarak geçirmedi. | Open Subtitles | لكنها لم تقض حياتها كلها ككاثوليكية محترمة |
bütün hayatını kendi bebeklerine gebe kalamayan kadınlara yardım etmeye adadın. | Open Subtitles | لقد كرستي كل حياتك لمساعدة نساء لم يستطيعوا الحمل بشكل طبيعي |
Onlara şimdi telefon edebilir ve bütün hayatını mahvedebilirim ve edeceğim de. | Open Subtitles | بإستطاعتي الأتصال بهم و هدم حياتك بأكملها و سأفعل |
Bugün sahada yaptıkların bütün hayatını etkileyecek. | Open Subtitles | اي كان ما فعلته في الملعب اليوم سيؤثر عليك طوال حياتك |
Bu adam bütün hayatını iyiliğe adamış biri. | Open Subtitles | هذا الرجل الذي كرّس حياته بأكملها لفعل الخير |
Adam bütün hayatını bu sahilde geçirdiğini kaçmak yerine burada ölmeyi tercih ettiğini söyledi. | TED | قال أنه عاش طوال حياته بالقرب من الشاطئ و أنه يفضل الموت هناك على الهروب |
bütün hayatını babanın böyle korkunç şeyler yaptığını bilerek geçirdin. | Open Subtitles | لقد بنيتى حياتك كلها تعلمى ان والدك قد فعل أشياء كريهه. |
... Güvenine dayanarak, bütün hayatını değiştirecek kadar hem de? | Open Subtitles | يكفي أنّك ستغيّر حياتك كلها بناء على ثقتهم؟ |
Tanımasan bütün hayatını bir köşeye atıp onu aramaya kalkmazdın. | Open Subtitles | ماكنت لتضع حياتك كلها على الانتظار لإيجاده |
Onun bütün hayatını, ailesini tehlikeye atan sen olursun. | Open Subtitles | للعمل كعميل مزدوج اذا لم يكن قد طلب ذلك حياته كلها وعائلته |
bütün hayatını o sarı gözlü piç kurusunun peşinde geçirdi. | Open Subtitles | أقصد ، أنه قضى حياته كلها يطارد هذا اللعين ذا العيون الصفراء |
O sirkte bütün hayatını geçirdiyse bir iki tane konuşacak arkadaşı olmalı. | Open Subtitles | لو أنّه قضى حياته كلها في السيرك، لابدّ أنّ لديه صديق أو صديقين، دعونا نتحدّث معهم. |
Dikkatli olmalı yoksa bütün hayatını bekleyerek geçirebilir. | Open Subtitles | و لكن اذا لم تكن حذرة، فسوف تمضي حياتها كلها في الإنتظار. |
Oğlunun eve dönmesini dilemek neyse. bütün hayatını çöpe attı. | Open Subtitles | شتّان ما بين تمنّي عودة ابنها إلى البيت وهدر حياتها كلها |
Linda, bütün hayatını erteleyemezsin. | Open Subtitles | ليندا، لا يمكنكِ أن تضعي كل حياتك على وضع الانتظار. |
Tabii, bütün hayatını bir kenara atmaya değer kesin bu. | Open Subtitles | أجل، هذا على الأرجح سبب جيد يجعلك ترمين حياتك بأكملها! |
Dinle, bütün hayatını bu dükkanda mı geçireceksin? | Open Subtitles | صوفي"، هل ستبقين طوال حياتك في متجر القبعات؟" |
bütün hayatını bu nazik adam karakterini kurmak için harcamışsa bu onun gerçekten böyle olması gibi olmaz mı? | Open Subtitles | إن كانَ قد قضى حياته بأكملها يبني هذا المظهر اللطيف أفليسَ هذا ما يحدِّدُ كينونتهُ كأيِّ شيءٍ آخر؟ |
bütün hayatını karanlıkta yaşamış bir adam, ışığın kötülüğünü anlar, çünkü gözleri acıtır. | Open Subtitles | اٍن الرجل قد عاش فى الظلام طوال حياته لا يفهم أن الضوء ليس شرا لأنه يؤلم عينيه |
Benim hakkımda fazla konuşmaz. Hatta bütün hayatını beni unutmaya çalışmakla geçirdi. | Open Subtitles | في الحقيقة , لقد قضى كل حياته و هو يحاول أن ينساني |
Belki bu herif senin baban belki de değil, ama eğer öğrenemezsen, bütün hayatını merak ederek geçireceksin. | Open Subtitles | ربما كان ذلك الرجل هو أبوك الحقيقي، وربما لا ولكن إذا لم تكتشف بنفسك فسوف تقضي بقية حياتك تتساءل حسنا، أنت على صواب |
bütün hayatını sana ne olduğunu anlamaya çalışmak için geçirdin. | Open Subtitles | لقد قضيت حياتك محاولًا أن تفهم ما الذي حدث لك |
bütün hayatını birilerinin ölmesini umarak geçiriyor. | Open Subtitles | لقد أمضى حياته كلها يتمنى موت الناس |
Ve bütün hayatını yönlendiriyor. | Open Subtitles | , ولكنه موجود,بداخلك . يتحكم بكل حياتك |
Haklısın, daha sonra bütün hayatını kızgın geçirsin. | Open Subtitles | صحيح، ثم تقضي بقية حياتها وهي مستاءة منا |
bütün hayatını kendi yarattığım korkulardan beni korumak için harcadı. | Open Subtitles | لقد قضى حياته بالكامل وهو يحاول حمايتي، من جميع أنواع الرعب، |