Geçen gecenin büyük kısmını buradan 100 metre uzaktaki bir evde geçirmiş. | Open Subtitles | قضت معظم ليلة البارحة في منزل يبعد من هنا حوالي 100 ياردة |
Kurbanların düzenlerini biliyor olması, katilin hayatının büyük kısmını burada geçirdiğini gösteriyor. | Open Subtitles | إطلاعه على روتين الضحايا يرجّح بأن المجرم قد عاش هنا معظم حياته |
Sürenin tamamı olmasa da büyük kısmını metanol içinde geçirmişler. | Open Subtitles | أعتقد أنهم قضين معظم الوقت مغمورين فيه لكن ليس كليا |
Ama atmosferdeki CO2, dışarı giden bu ısı radyasyonunun çoğunu emiyor ve onun büyük kısmını yüzeye geri gönderiyor. | Open Subtitles | لكن ثاني اكسيد الكربون في الغلاف الجوي يمتص أغلب تلك الإشعاعات الحرارية الخارجة مُرسلاً أكثرها مرةً أخرى إلى السطح |
Birkaç ay öncesine kadar basit bir ustabaşıydı. Şimdiyse Manhattan'ın büyük kısmını yönetiyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | منذ عدّة شهور, كان رئيس العمال فقط والآن يبدو أنه يدير أغلب منطقة مانهاتين |
Ben kariyerimin büyük kısmını sokak çeteleriyle mücadeleye adadım. | Open Subtitles | قضيت الجزء الأكبر من حياتي المهنية أحارب عصابات الشوارع |
Bu, karıştığı zaman beynin büyük kısmını öldürüyor gibi görünen proteinlerin karışmasını önleyecektir. | TED | التي من شأنها أن تبعده من تكوين التشابكات والتي تبدو انها تدمر جزء كبير من المخ عندما تتشابك |
Buradaki herkesin öleceği kesin ama lazer o enerjinin büyük kısmını ışınlara taşıyacak. | Open Subtitles | بالتأكيد كل شخص هنا لكن الليز سوف يحول معظم تلك الطاقة إلى شعاع |
Yatırımının büyük kısmını Facebook'ta tutan kişilere hep aynısını söylüyorum. | TED | وأقول هذا كشخص يدخر معظم أمواله في الفيسبوك. |
Hayatımın büyük kısmını hücrelerde, hapishanelerde, ölüm hücrelerinde geçirdim. | TED | لقد قضيت معظم حياتي في السجون ، والمعتقلات ، وبين المحكوم عليهم بالإعدام. |
Zamanımın büyük kısmını aşırı düşük gelirli mahallelerde, umudunu yitirmiş projelerde ve yerlerde geçirdim. | TED | قضيت معظم حياتي بين المجتمعات ذات الدخل المحدود في المشروعات والأماكن التي يسكنها الكثير من اليأس والإحباط |
Pamuktan kazanacağım para ödemenin büyük kısmını karşılar. | Open Subtitles | لو أعطيتكَ ما سأجني من القطن فسيغطي معظم الدفعة |
hayatının büyük kısmını acınacak şekilde ve bir amaç bulmak ve saygı görmek uğruna boşa harcadı. | Open Subtitles | وامضى معظم حياته بلا هدف. و تافه يبحث عن غرض أو احترام. |
hayatının büyük kısmını acınacak şekilde ve bir amaç bulmak ve saygı görmek uğruna boşa harcadı. | Open Subtitles | وامضى معظم حياته بلا هدف. و تافه يبحث عن غرض أو احترام. |
Bekar bir kız hayatının büyük kısmını mükemmel erkeği arayarak geçirir. | Open Subtitles | غال واحد ينفق معظم حياتها تبحث عن الذكور الكمال. |
Sebebi şudur ki, çoğu insan düşüncelerinin büyük kısmını, gözlemlerine dayanarak oluşturur. | Open Subtitles | والسبب هو لأن غالب الناس يعرضون معظم أفكارهم استجابة لما يلاحظونه |
Siz delikanlılar janjanlı Michelangelo TV spotları yaparsınız ve faturanın büyük kısmını da bayiler öder. | Open Subtitles | أنتم ستعدّون إعلانًا أوسكاريًا، والوكلاء سيدفعون أغلب الفاتورة لتسييره. |
Dünya, bu enerjinin büyük kısmını emiyor bu da gezegeni ısıtıyor ve yüzeyin kızılötesi ışıkta parlamasına sebep oluyor. | Open Subtitles | تمتصُ الأرض أغلب تلك الطاقة و التي تُسخِنُ الكوكب و تجعل السطح يتوهج بالأشعة تحت الحمراء. |
İşin büyük kısmını nabzımın çok hızlı atmadığından emin olarak hallediyorum. | Open Subtitles | أغلب الأمر يتمحور حول الحرص على ألّا يرتفع نبضي. |
Avlanmanın büyük kısmını yapacağını umduğumuz büyük hükümran erkek bu sabah çok hareketli. | Open Subtitles | نأمل أن يتولّى الجزء الأكبر من الصيد هذا الذكر الضخم المسيطر على منطقته إنه نشيط في هذا الصباح |
Kadimler kalkanı açıp, genişleterek gezegenin büyük kısmını patlamadan koruyabilmişler. | Open Subtitles | الإنشنتس كانوا قادرين على رفع الدرع و توسيع نطاقه بما فيه الكفاية لحماية جزء كبير من هذا الكوكب من جراء الانفجار |
- büyük kısmını ben. | Open Subtitles | أغلبهم أنا |
Ve büyük kısmını da sana öğrettiği o s.kindirik sistem yüzünden kaybetti. | Open Subtitles | وخسر معظمه فى النظام الذى علمه إياك |