Bir hayvanı, bir bebeği sürekli bir gürültünün varlığıyla, gürültülü bir tavan vantilatörünün altında büyütmeye eşdeğer koşullarda yetiştirebilirim. | TED | بإمكاني أن أربي حيوانا تحت ظروف تكون معادلة لتربية طفل تحت مروحة في السقف عالية الصوت نسبيا، في وجود ضجيج مستمر. |
Buranın çocuk büyütmeye uygun olmadığı zamanları? | Open Subtitles | ألا تتذكروا عدم وجود مكان مناسب لتربية الأطفال ؟ |
Annem ise tek başına hayatının aşkının yasını tutuyor, üç çocuk büyütmeye çalışıyor, alacaklılar kapıya dayanıyordu. | TED | وأمي كانت وحيدة، تتحسر على حب عمرها وهي تحاول تربية ثلاثة أبناء، بينما كان الدائنون يطرقون على الأبواب. |
İnsan 6 yılını çocuk büyütmeye harcayınca, kimse iş vermiyor. | Open Subtitles | لكن قضاء ست سنوات في تربية الأولاد يصعّب عليك إيجاد عمل يعيلك |
Biz de siyah saçlı, baş belası bir çocuğu büyütmeye mecbur kalmış, seçkin bir aile. | Open Subtitles | ونحن الاسرة الملكية للغرب الاوسط مثقله بتربية الفتاة ذات الشعر الاسود |
- büyütmeye gerek yok. | Open Subtitles | ليس بالأمر الهام. |
Batı Belfast'ta üç çocuk büyütmeye çalışan bir kadın sivil kıyafeti mi, verdikleri soytarı kıyafetini mi giyeceğimizi umursamamalı, değil mi? | Open Subtitles | هناك نساء أرادوا تنشأة أطفالهم الثلاثة في غرب بلفاست يبجب أن لانهتم بما يسمونه ملابس مدنية و أيا كانت التسمية اللعينة التي يطلقونها على ملابس المهرجين تلك |
Genelde Amerika'nın çocuk büyütmeye en uygun yeri olarak görülür. | Open Subtitles | إختيرت على أنها "أحدى أفضل الأماكن في "أمريكا لتربية الأطفال |
Aile kuran bir kişinin fedakârlıkta bulunarak kendini her gün çocuklarını büyütmeye adaması gibi. | Open Subtitles | مثل إنشاء عائلة يكرّس نفسه من أجل التضحيات لتربية الأطفال يوم بعد يوم |
Savcının maçoluğunu perspektifi olan biriyle yer değiştirmek, ...zamanının büyük bir kısmını çocuklarını büyütmeye adamış birisiyle. | Open Subtitles | تبديل رجولة النائب العام مع وجهة نظر أحدهم التي تقضي معظم حياتها لتربية الأطفال ؟ |
Özür dilerim ama beni, zamanının büyük kısmını çocuklarını büyütmeye adamış biri olarak kategorize etmenize katılmıyorum. | Open Subtitles | المعذرة ؛ أنا أعارضُكَ على طريقة وصفكَ لي لأحدهم تقضي معظم حياتها لتربية الأطفال |
Kendi kendine çiftçilik yapan bu kahrolası şehrin gölgesinde iki çocuk büyütmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | فأنا مجرد واحدة تحاول تربية طفلين في مدينة كهذه، وكل طموحاتي تقلصت لتلك المهمة وحسب. |
Evet ama, çocuk büyütmeye de uyuyor. | Open Subtitles | نعم, ولكنه ينطبق على تربية الأطفال أيضا. |
İki işte birden çalışarak oğlumuzu büyütmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | انا اعمل في وظيفتين, انني احاول تربية ابننا |
Ben okulu bitirebilyim diye bebeği büyütmeye yardım edecekti. | Open Subtitles | كان من المفترض ان يساعد بتربية الطفلة حتى أنتهي من دراستي |
Çocuklarımı Katolik olarak büyütmeye söz vermezsem.. | Open Subtitles | هل تعرفين بأنه كان عليّ التعهد بتربية أبناءنا على الكاثوليكية |
Ev işleri yapmaya zorlanmış çocuk büyütmeye zorlanmış kızlar. | Open Subtitles | من تُفرض عليهنّ الأعمال المنزلية من تزوجنّ ليقومنّ بتربية الأطفال وحسب |
Kızımı cinsel önyargılardan arınmış bir biçimde büyütmeye çalıştım. | Open Subtitles | حاولت أن أربي ابنتي خالية من التحيز الجنسي خالية من القوالب النمطية |
Şimdi, tek başıma bu çocuğu büyütmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | وها أنا ذا، لوحدي، أربي هذا الولد. |
büyütmeye gerek yok. Stone'la Audrey'ye anlatırız ne olduğunu. | Open Subtitles | ليس بالامر الهام سنخبر ستون) و(اودري) ما حدث فحسب) |
Batı Belfast'ta üç çocuk büyütmeye çalışan bir kadın sivil kıyafeti mi, verdikleri soytarı kıyafetini mi giyeceğimizi umursamamalı, değil mi? | Open Subtitles | - بالطبع هناك نساء أرادوا تنشأة أطفالهم الثلاثة في غرب بلفاست يبجب أن لانهتم بما يسمونه ملابس مدنية و أيا كانت التسمية اللعينة التي يطلقونها على ملابس المهرجين تلك |
O çocuğu ben büyüttüm. büyütmeye de devam ediyorum. Kimden olduğu önemli değil-- | Open Subtitles | لقد ربيت ذلك الصبي وما زلت أربيه, ولا يهمني من أين جاء |