bıraktığımız yerlere geri dönüp, onu asla aynı şekilde bulamayız. | TED | لا يمكن أن نعود لمكان ما ونجده تماما كما تركناه. |
Bu küçük bir kemik, Kırdığımız ve kendi kendine iyileşmeye bıraktığımız bir fare kemiği. | TED | هذا عظم صغير، عظم فأر كنا قد كسرناه و تركناه ليُشفى بنفسه. |
Cimmeria'da bıraktığımız Sagan Enstitüsünün kutusu gibi mi? | Open Subtitles | هذة مادة مشعة تركناها نحن . فى صندوق فى معهد ساجن فى مدينة سيميريا |
Bu karanlık zamanlarda sürdürmeyi bıraktığımız tek şey olan aşk tanrıların tek gerçek hediyesidir | Open Subtitles | في هذه الأوقات المظلمة، الشيء الوحيد الذى تركنا التمسّك به هو الحبّ، الهدية الحقيقيه من الآلهة. |
Çok yakında hepimiz öleceğiz, ama bizim bıraktığımız yerden devam edecek insanlar olmazsa problemler sürecek. | TED | قريبا جدا كلنا سنموت و نرحل، و لكن المشاكل ستبقى إلا إذا كان هناك أناس يستكملون بعد توقفنا |
Şimdi sizin yapacağınız Bay Doyle, geri dönmek, arkada bıraktığımız vagondaki yolcuları alıp, | Open Subtitles | ما ستفعله سيد دويل هو أن تعود وتجمع كل الركاب من العربات التسعة الذين تركناهم |
Eşim bir yarış kulübüne üye. Bu yüzden ara sıra çocuğu evde bıraktığımız olur. | Open Subtitles | زوجي لديه سباق بالنادي وقد نكون قد تركناه في البيت بدون تدخل |
Ve bir anda ardımızda bıraktığımız dünyayı çok net bir şekilde görebiliyoruz. | Open Subtitles | و يمكننا فجأة أن نرى العالم الذي تركناه خلفنا بوضوح |
Bunu kanıtlar gibi buz, demin bıraktığımız boşluğu dolduruyor. | Open Subtitles | ولإثبات ذلك ، يجتاح الجليد الفراغ الذي تركناه خلفنا |
Biliyorum ama, dairede bıraktığımız adamın bütün yüzü cırmık içindeydi. | Open Subtitles | نتغيب عن ماذا؟ أنت تعرفين ما نقوم به، أغلق فمكِ؟ لكن الشخص الذي تركناه بالشقة |
İşte genç evreni bıraktığımız yerde tam olarak oluşan şey budur. | Open Subtitles | وهذا هو ما حدث تماماً هناك في الكون الشاب الذي تركناه قبل قليل |
Merhaba, Jill teyze, senin için bıraktığımız notu aldın mı? | Open Subtitles | -مرحباً عمّتي جيل , هل وصلتك الملاحظة التي تركناها ؟ |
O günlerde, geride bıraktığımız garip ve gizemli yüzeyde neler olduğunu tam olarak bilmiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نعلم حقا ما حدث للاشياء التى تركناها |
Anne, sana bıraktığımız kutuyu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أمـّي، أتعرفين تلك الكارتونة التي تركناها معكِ؟ |
Rotası Beckett'ı ve mahkûmları bıraktığımız gezegene doğru. | Open Subtitles | إنها تتجه مباشرة للكوكب حيث تركنا بكيت والسجناء |
Eyerini ve eşyalarımızı burada bıraktığımız takdirde uçar. | Open Subtitles | سيكون بخير إذا تركنا السرج و كل أشيائنا هنا |
Michael ve diğer dönüştürülen Wraith'leri bıraktığımız yer. | Open Subtitles | الكوكب حيث تركنا مايكل والاخرون المتحولين للريث. |
Onları yarı yolda bıraktığımız düşünülmemeli. Sadece onlara yardım etmeyi bıraktık. | Open Subtitles | نحن لم نخونهم بالضبط ولكن توقفنا عن مساعدتهم |
Çünkü bu şekilde ilişkimize bıraktığımız yerden devam edebiliriz. | Open Subtitles | لأنه بهذا الشكل يمكنني المواصلة من حيث توقفنا |
Geride bıraktığımız insanlara sorumluluğumuz bu. | Open Subtitles | هذا هو واجبنا تجاه الناس الذين تركناهم خلفنا |
- Geride bıraktığımız insanlara karşı sorumluluğumuz var. | Open Subtitles | لدينا واجب تجاه هؤلاء الناس الذين تركناهم خلفنا |
Bakın, koridorlarda bıraktığımız her öğrenci... sokağa attığımız her öğrenci... otoparkta dolanan her öğrenci... bu okulun temelinden eksilen bir tuğladır. | Open Subtitles | الآن أنظروا .. كل طالب نتركه فيالرواق, كل طالب نتركه في الزقاق |
Başka dünyaları değişime uğratıp arkada bıraktığımız dünyamıza benzer bir yeri tekrar yaratacağız. | Open Subtitles | و تغيير العوالم الأخرى لنعيد تشكيل الأرض التي خلفناها وراءنا |
Sonunda eve geri dönüş yolunu bulduk ama sürprize bakın, hiçbir şey bıraktığımız gibi değildi. | Open Subtitles | بالنهاية وجدنا طريقنا للمنزل .ولكن ، المفاجاة ، لم يكن الحال كما تركنه |
Hasta yıldız üssünde bıraktığımız cihazın kazara bulaşıcı hale geldiğini düşünüyor. | Open Subtitles | إنه يعتقد أنها كانت ببساطة تلوث عرضى للمنارة التى تخلينا عنها فى السفينة المُصابة |