Arabuluculuk yargılamadan kavgaları çözmenin en bağlayıcı yoludur. | Open Subtitles | الوساطة شكل مُلزم من قرار نِزَاع غير قضائي |
Ancak bu sözleşme, sürü gemiye yüklenmeden bağlayıcı olmaz! | Open Subtitles | لكن هذا العقد غير مُلزم حتى يتم تحميل الماشية |
İncil üzerine yemin ederiz ki, bu anlaşma, aramızda daimathat this agreement will always remain kutsal ve bağlayıcı olarak kalacaktır. | Open Subtitles | نقسم بالانجيل المقدس ان هذا الاتفاق سيبقى دوما ملزم و مقدس بالنسبه لنا |
İncil üzerine yemin ederiz ki, bu anlaşma, aramızda daima kutsal ve bağlayıcı olarak kalacaktır. | Open Subtitles | نقسم بالانجيل المقدس ان هذا الاتفاق سيبقى دوما ملزم و مقدس بالنسبه لنا |
Piston somunları, bağlayıcı somunlar, fren silindiri, tampon traversi hepsi çıkacak. | Open Subtitles | قضبان المكبس، قضبان الربط اسطوانات الفرامل، عارضة التصادم عليكم فكّها جميعًا |
Bu etkiyi yaratmak için bağlayıcı bir anlaşma imzalamalısınız. Bugün. | Open Subtitles | عليكِ أن توقعي عقداً ملزماً في هذا الشأن، اليوم |
Ayrıca önlemler, tüm bu çabaların raporlanması ve doğrulanması yasal olarak bağlayıcı. | TED | و ستكون القياسات و التقارير و تدقيقها، لكل هذه الجهود ملزمة قانونا. |
Deriden kurtulmak için sadece anal çıkışındaki bağlayıcı kasları kesmelisin. | Open Subtitles | اقطع العضلات الرابطة عند فتحة الشرج من أجل أن تنزع الجلد |
bağlayıcı arabuluculuk mahkemeden o kadar farklı değil. | Open Subtitles | لا يختلف التحكيم المُلزم كثيراً عن المحاكمة |
Tabii ki sen, tatlım, bağlayıcı bir anlaşman olmadığına göre gidebilirsin. | Open Subtitles | طبعا عزيزتي ، لستي مرتبطة بأي إلتزام يمكنك المغادرة |
Bu kutsal bir beyan, bağlayıcı bir anlaşma, ve bunu bitirecek güç bende bile yok.. | Open Subtitles | هذا البيان مقدس إتفاق مُلزم ولا حتى أنا قادرة على إبطال الأمر |
Kararım budur ve tahkim anlaşması gereğince kararım bağlayıcı ve kesindir. | Open Subtitles | هذا حُكمي وبإتفاقية التحكيم لديكم فهو مُلزم وأمر نهائي |
O sözleşmeyi imzalamış olabilir ama o zaman 16 yaşında olduğu için bağlayıcı değil. | Open Subtitles | ربما تكون قد وقعت العقد ولكنه غير مُلزم لأنها فقط كانت في الـ16 من عمرها |
Eğer gerçekten hukuk bitirmiş birine bunun kanunen bağlayıcı olup olmadığını sormak istersen anlarım. | Open Subtitles | متفهمة انك ستفضلين سؤال شخصا بالواقع انهى كلية الحقوق اذا كان هذا مُلزم قانونيا |
- Teknik olarak "vasiyet" değil. Kanunen bağlayıcı değil. | Open Subtitles | تقنيًا ليست الوصيَّة، إنّها أمر غير ملزم قانونيًا |
Bunun kanunen bağlayıcı olup olmadığına karar verebilirim. | Open Subtitles | انا متمكنة تماما لمعرفة اذا كان هذا ملزم قانونيا ام لا |
Bunun kanunen bağlayıcı olup olmadığına karar verebilirim. | Open Subtitles | انا متمكنة تماما لمعرفة اذا كان هذا ملزم قانونيا ام لا |
Doğru cadılarla, doğru büyüyle bağlayıcı bir madde ile, soyumuzun başı ile aramızdaki bağı koparabiliriz. | Open Subtitles | مع السحرة المناسبين والتعويذة الصحيحة وعامل الربط الدقيق |
Ben buna, Ulusal Sistematik bağlayıcı, kısaca USB diyorum. | Open Subtitles | أطلقت عليه " نظام الربط العام" إختصارالـ "يوأسبي " |
Bir fikrim yok, efendim evlilik görevi bir kere yerine getirilince yasal olarak bağlayıcı olur. | Open Subtitles | لا أعلم يا سيدي كيف؟ انا أؤمن أن الزواج أذا ما أكتمل يصبح قانونياً ملزماً |
Ama o makineden bir defa geçti mi, ....artık yasal olarak bağlayıcı oluyor. | Open Subtitles | الأمرُ هو عندما وصل هذا البيان إلى مكتبي أصبحَ ملزماً قانونياً. |
Fakat bu yönergelerin hiçbiri uluslararası hukukta bağlayıcı değildir ve anlayışın, ulusal mekanizmalar yoluyla uygulanacak olmasıdır. | TED | لكن هذه القواعد ليست ملزمة بموجب القانون الدولي، وإذا علمنا أنه سيتوجب تفعيلها بآليات وطنية خاصة بكل دولة. |
Pek çok boşluğu olan bağlayıcı bir belge. | Open Subtitles | نحتاج الى وثيقة ملزمة مليئة بكثير من الثغرات |
Deriden kurtulmak için sadece anal çıkışındaki bağlayıcı kasları kesmelisin. | Open Subtitles | اقطع العضلات الرابطة عند فتحة الشرج من أجل أن تنزع الجلد |
Kurumlar, bağlayıcı arabuluculuğu toparlayamazken, ...bağlayıcı arabuluculuk uyuşmazlığına itaat etmeyi kabul ediyorlar. | Open Subtitles | يقبل الطرفين بعرض النزاع على التحكيم و عندما لا يجتمع الطرفان |
Müşterilerimin size saldıran kişiyle bir bağlantısı olduklarını ya da yaptıkları hakkında yasal sorumluluk almayı reddettikleri gibi size hayatınızı baştan kurma şansını tanımak için bağlayıcı olmayan ahlaki bir vazife hissediyorlar. | Open Subtitles | بينما لا يعلم موكلي تورط أي أحد في هذا، أو أعلن مسئوليته عن أفعاله، فهم يشعرون أنه إلتزام أخلاقي غير مجبرين عليه، |