Başarı ve başarısızlığın arasındaki farkın ardındaki gerçeği bu "Şey" oluşturuyor. | Open Subtitles | و يجمع كل الاختلافات في العالم ما بين النجاح و الفشل |
Bu çok güzel. Belki sana çayın ve başarısızlığın sırlarını öğretir. | Open Subtitles | هذا جميل جداً, ربما يستطيع تعليمك طرقه في الشاي و الفشل |
Çünkü Afganistan'da yapmış olduğumuz en kötü şey başarısızlığın bir seçenek olmadığı fikrini yaratmak. | TED | لأن اسوأ شيء قمنا به في افغانستان هو هذه الفكرة بأن الفشل ليس خياراً |
Bu sefer de başaramazsan kaçıncı başarısızlığın olacak bu? 36. mı? | Open Subtitles | إذا فشلت مرة أخرى هذه المرة، سيكون هذا فشلك السادس و الثلاثون؟ |
Isabelle Tyler'ı kullanamaman senin başarısızlığın. | Open Subtitles | عدم قدرتك على تسخيير ، إيزابيل تايلور كان فشلك |
Gerçekten de dikkat etmem gerekiyor. Aslında başarısızlığın bir bahanesi yok. | TED | فعلياً يجب أن انتبه. حقاً، لايوجد عذر للفشل. |
Bize risk için ortam tanır, güven için. başarısızlığın işten atılma sebebi olmadığı bir yer. | TED | يعطينا بيئة للمخاطرة، للثقة، حيث الفشل ليس جريمة قاسية. |
Çok çalışmaları için teşvik etmemiz ve başarısızlığın başarı için gerekli bir bileşen olduğunu anlamalarına yardım etmemiz gerekiyor, aynı şekilde sebatın da. | TED | نحتاج لتشجيعهم على العمل الجاد ومساعدتهم على فهم أن الفشل هو عنصر ضروري للنجاح، كما هو المثابرة. |
Hatta bence hepimiz başarısızlığın acısını biliyoruz. | TED | في الواقع، أعتقد أننا جميعا نفهم ألم الفشل. |
başarısızlığın konuşulması gereken bir şey olduğunu arkadaşlarımıza göstermek. | TED | لمساعدة أصدقائنا على رؤية ان الفشل هو شيء يجب أن نتحدث عنه. |
Şimdi, yanlış fikre kapılmadan önce bu konuşma, başarısızlığın önemi | TED | قبل أن تأخذوا فكرة مغلوطة. هذه المحادثة ليست عن أهمية الفشل. |
Yani, gerçekten başarısızlığın seni mahvedeceğini mi düşünüyorsun? | TED | أعني، هل تعتقد حقًا أن الفشل سوف يدمرك؟ |
Siyasi başarısızlığın temelinde hayalgücü başarısızlığı var. | TED | يعد الفشل السياسي في صميم عدم القدرة على التخيل. |
Ken Robinson burada. başarısızlığın güzelliğinden bahsetti. | TED | كن روبنسون هنا. ولقد تحدث عن روعة الفشل. |
başarısızlığın bedeli, Yarbay Voskov, sizin için bu odadaki pek çoğumuz için, çok büyük olur. | Open Subtitles | ثمن الفشل, أيها العقيد فوسكوف بالنسبة إليك وبالنسبة إلى الكثيرين فى هذه الغرفة, سيكون فادحاً |
Tüm bu operasyon senin başarısızlığın yüzünden altüst oldu! | Open Subtitles | هذه العملية بالكامل قد تم الغائها بسبب فشلك |
başarısızlığın çok görkemli! | Open Subtitles | إن فشلك كبير، لو كنت قائدًا حقيقيًا مثلي |
Sayısız başarısızlığın emirlerinin ağırlığını tartışmalı kılıyor. | Open Subtitles | مع فشلك المُستمر و مازلت توجهلىأوامرصورية. |
Triad'e karşı, başarısızlığın için beni suçlama. | Open Subtitles | لكن لا ترمي أسباب فشلك عليّ عند "ثُلاثي الشرّ" |
Vitrindeki yüzlerce farklı kot pantalon varken başarısızlığın bir özrü yoktur. | TED | مع مائة نوع جينز معروض، فليس هناك عذر للفشل. |
yeni bir başlangıcın heyecanı... başkasının acısına sebep olan suçluluk duygusu... değişiklikteki başarısızlığın hayal kırıklığı. | Open Subtitles | حماس بشأن بدء حياة جديدة الشعور بالذنب للتسبب بألم الأخرين خيبة الأمل للفشل بالتغير |
Kennedy, bu başarısızlığın sorumluluğunu halka karşı kabullendi. | Open Subtitles | كينيدي يتحمل المسؤولية العامة للفشل |