İyice kontrol etmezsem Başkan Yardımcısı'nın ofisinin önünden bile geçemem bir daha. | Open Subtitles | ان لم اتحقق جيدا فل استطيع المرور من امام مكتب نائب الرئيس |
Şimdi biraz yer açalım ki Başkan Yardımcısı öğrenci arkadaşlarımızdan birkaç soru alabilsin. | Open Subtitles | والأن سنقوم بفتح المجال حتى نائب الرئيس يتقبل بعض الأسئلة من هيئتنا الطلابية |
Açıkçası, Başkan Yardımcısı bunun için artık çok geç olduğunun herkes kadar bilincinde. | Open Subtitles | بصراحه , نائب الرئيس يعلم كأي شخص آخر أنه أصبح متاخر لفعل هذا |
"Pasta kesilirken ve konuklar 'iyi ki doğdun' derken Başkan Yardımcısı ortalıkta yoktu." | Open Subtitles | عندما قطعت الكعكة والضيوف غنو عيد ميلاد سعيد نائبة الرئيس لم يتم رؤيتها |
Adı Maya Carcani ve kocası Eric, adam Black Cross'ta Başkan Yardımcısı. | Open Subtitles | إسمها مايا كارساني و زوجها إيريك إنه نائب رئيس شركة بلاك كروس |
Başkan Yardımcısı'nın yeğenimi, babama vereceğinden haberin var mı? - Evet. | Open Subtitles | هل علمتي بشأن خطة نائب الرئيس بتسليم إبن أخي إلي أبي؟ |
En uygun fırlatma pozisyonu için saniyeler kaldı, Sayın Başkan Yardımcısı. | Open Subtitles | إنها على بُعد ثوانى من أفضل موقع للإطلاق سيدى نائب الرئيس |
Başkan Yardımcısı'nın Yargıtay'daki davadan neden geri çekildiğini biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم لماذا قام نائب الرئيس بسحب قضيته من المحكمة العليا؟ |
Başkan ve Başkan Yardımcısı ayrı ayrı güvenli yerlere götürüldü. | Open Subtitles | تمّ نقل الرئيس و نائب الرئيس لأماكن مختلفة و مؤمّنة |
Başkan Yardımcısı, Erik Casten, bu sorunun kayıp-kar analizini yaptırdı. | Open Subtitles | نائب الرئيس, إريك كاستن قام بعمل تحليل لتكاليف هذه المشكلة |
Başkan'ın kararını ilan etmesine iki gün kalmışken Ashley'nin sorunları, potansiyel Başkan Yardımcısı açısından çok uygunsuz bir zamanda baş gösterdi. | Open Subtitles | مشـاكل لم تستطيع ان تـأتي في لحظه منـاسبه لـ المحتملين بـ ان يصبحوا نائب الرئيس متبقي يومين لـ يعلن الرئيس اختيـاره |
Başkan Yardımcısı ve onun Ulusal Güvenlik Konseyi üyeleri yalancı ve savaş suçlusudur. | Open Subtitles | نائب الرئيس وأعضاء فريقه للأمن القومي الذين اكتشفت كذبهم وجرائم الحرب التي ارتكبوها |
Şu anda Başkan Yardımcısı'nı ve ekibini gözlerden uzak küçücük bir yerde tutuyorlar. | Open Subtitles | الآن، يقوموا بوضع نائب الرئيس وفريقه بعيدأً عن الأنظار، في مكان واحد صغير. |
Her şeyi ikinci elden öğreniyorum ama Başkan Yardımcısı güvende. | Open Subtitles | يردني هذا المغرم باستمرار من الآخرين لكن نائب الرئيس بأمان |
Sayın Başkan Yardımcısı, tüm saygımla söylüyorum ama asırlardır başkan yardımcısının görevi başkanı kurtarmak için kıçtan almak olmuştur. | Open Subtitles | سيدتي نائبة الرئيس مع كامل الاحترام ذلك كان عمل نائب الرئيس على مر الأجيال أن تأخذي الرفسة لحماية الرئيسِ. |
Ancak olay gerçekleşirken Başkan Yardımcısı ve yüksek mevkili iki kişi | Open Subtitles | لكن كان نائب الرئيس وشخصيتان كبيرتان في المكان عندما حصل ذلك. |
Hem böylelikle bütün kitaplarınız Başkan Yardımcısı tarafından imzalanmış olur. | Open Subtitles | بهذه الطريقة, كل كتبك ستكون موقعة من قبل نائبة الرئيس |
Başkan Yardımcısı başkanlığa adaylığını koyacağını duyurduğunda yanında olmanı istiyor. | Open Subtitles | نائبة الرئيس تريدك ان تكوني معها عندما تُعلنُ تَرشحها للرئاسة. |
Bizim operasyonlar Başkan Yardımcısı levhayı öpüyor. | TED | نائب رئيس العمليات يقبّل اللوحة. بطبيعة الحال متشوق جداً جداً |
Çünkü ben koduğumun Birleşik Devletler Başkan Yardımcısı'yım ve bir şey konuşuyorum. | Open Subtitles | لأني أَنا نائبة رئيس الولايات المتحدة الأمريكية اللعينة - وأود قول شيء |
Başkan Yardımcısı savunma kurulundaki tüm sadık destekçileriyle bir araya gelecek. | Open Subtitles | سينضم لنائب الرئيس مؤيدون مخلصون من كل مكان في وزارة الدفاع |
Efendim, aramayı Başkan Yardımcısı yaptı ancak planın kendisine ait olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | نائبُ الرئيس أجرى ذاك الاتّصال، لكنّني أستصعبُ تصديقَ أنّه دبّرَ أمرَ الطائرة. |
Jim, kim olduğunu söyledim sana... American Express'in Başkan Yardımcısı. | Open Subtitles | جيم لقد أخبرتك من هو إنه نائب مدير أميريكان أكسبريس |
Başkan ve Başkan Yardımcısı yakın alanda tüm insanları tahliye emretti. | Open Subtitles | وكان الرئيس ونائب الرئيس وأمرت بإخلاء جميع المقيمين في المنطقة المجاورة. |
Buckland müzayede evinin bu bölgedeki yeni Başkan Yardımcısı olarak yeni milenyum için yeni bir rotayı uygulamaya koyacağım. | Open Subtitles | بصفتي نائب المدير المحلّي الجديد لمزادات، باكلاند سأقوم بتطبيق نظام جديد للمزاد للألفية الجديدة |
Bir kaynağımdan aldığım habere göre, Başkan Yardımcısı sırf kendisine güldü diye bir gizli servis ajanını işten kovmuş. | Open Subtitles | مصدري أخبرُني تغيير مكان وكيل جهازِ الامن الخاص بنائب الرئيس لمجرد انه يبتسم لها |
"Saygılarımla, Everett Lufkin, Sigorta Ödentileri Başkan Yardımcısı." | Open Subtitles | بإخلاص: إفريت لوفكين مساعد رئيس قسم المطالبات" |
Evlat, seninle gurur duyuyorum. Bay başkan! Bay Başkan Yardımcısı. | Open Subtitles | ولد , أنا فخور بك سيدي ألرئيس سيدي نائب ألرئيس |
Doktorlarının dediğine göre Başkan Yardımcısı uyanmış ve kendindeymiş. Sorulara cevap verebilecek haldedir. | Open Subtitles | وفقاً لأطبّائه، فإنّ نائبَ الرئيس يقظٌ و واعٍ، و بإمكانه الإجابة عن الأسئلة |
Şimdi Başkan Yardımcısı'nın sinirlenme anına canlı olarak tanık oluyoruz. | Open Subtitles | سنَذْهبُ الآن بشكل مباشر إلى نائبِ الرئيس لنرى رد فعلها |
Ülkenin yarısı başkanın eşinin Başkan Yardımcısı olmasına açık. | Open Subtitles | أكثر من نصف البلاد منفتحة على فكرة أن تكون السيدة الأولى نائباً للرئيس |