Hata kavramı şöyle işliyor: Bir jazz müzisyeninin bakış açısından, bir başkasının hatası hakkında konuşmak daha kolay. | TED | وبالتالي فكرة الخطأ: من وجهة نظر موسيقي جاز، من الأسهل أن تتحدث عن خطأ شخص آخر. |
Kadın sağlığı, federal bir para toplamanın bakış açısından bazen popüler, bazen o kadar popüler değil. | TED | صحة النساء، من وجهة نظر التمويل الفدرالية تكون في بعض الأحيان ذات شعبية وفي بعض الأحيان لا تكون شعبية |
Ağlarla örülü dünyamızı, karmaşıklık bakış açısından anlamayı amaçlayan, uzun dönemli ve yüksek bütçeli programların ortaya çıktığını görüyoruz | TED | نحن نرى نشوء برامج طويلة المدى ومدعومة بشكل جيد تهدف لفهم عالمنا المحاط بالشبكات من وجهة نظر التعقيد. |
İngilizce bir metnin görsel soyutlama bakış açısından böyle gözüküyor. | TED | هذا ما يبدو عليه نص بالإنجليزية من منظور تجريدي بصري. |
Onların bakış açısından bir saldırı gibi görünmüş olabilir. | Open Subtitles | إنه يشبه الهجوم من وجهة نظرهم |
Sanırım, bir mühendisin bakış açısından, çoklama aklınıza geliyor. | TED | وأعتقد، من وجهة نظر هندسية، قد تفكر في التضاعف. |
En son parçası, çalışan hafıza kapasite bakış açısından aklınızda bulunması gereken mesaj şu: İşlediğimizi öğreniriz. | TED | الان, القطعة الاخيرة, الرسالة التي ناخذها معنا الى البيت من وجهة نظر سعة الذاكرة العاملة : ما نعالجه, نتعلمه. |
dünyaya diğer canlıların bakış açısından bakabilmek insanın, sadece kendini önemli sayma hastalığına çaredir. | TED | النظر للعالم من وجهة نظر الفصائل الأخرى إنه علاج لمرض أنانية الإنسان |
Bu durum sanatsal bir bakış açısından bakılınca ilginç. | TED | ويعتبر هذا مثيرا للاهتمام من وجهة نظر فنية. |
Bu firmanın bakış açısından tamamen anlaşılabilir bir anlaşmaydı. | TED | كان هذا اتفاقاً والذي كان مفهوماً تماماً من وجهة نظر الشركة. |
Ballmer'ın bakış açısından da bunun neden kötü göründüğünü anlayabiliriz. | TED | ويمكنك أن ترى لماذا، من وجهة نظر بالمر، أنها فكرة سيئة، حسناً؟ |
Şimdi, lojistik bakış açısından yoğunluk dağıtım için iyidir. | TED | والآن، من وجهة نظر السوقيات، الكثافة أمر جيد بالنسبة للتوزيع. |
Ama şu anda bütün öyküler bir huniden geçirilip, tek bir bakış açısından bize sunuluyor. | TED | وفي الوقت الحالي، كل شيء يصل إلينا من وجهة نظر واحدة، |
Bu grafikler zorlayıcı ve dalgalı, ama insanların bakış açısından aslında çok bir faydası yok. | TED | تلك الرسومات متموجة ومتحكم بها. ولكن من من منظور بشري، في الواقع ليست مفيدة جدا. |
Bir de anlayış kanalı var. Başka birisinin bakış açısından bakabiliyorsunuz. Bu biraz daha sınırlı. | TED | ثم هناك القناة المعرفية، والتي هي أن تتقمص منظور شخص آخر. وهذا أكثر محدودية. |
Sahada bilinen yerlerdeler böylece aralarındaki yollarda ayrıca biliniyor, ki tüm ağın güvenilebilirlik bakış açısından bu gerçekten çok önemli. | TED | إنها في أماكن معروفة على الأرض، إذاً المسارات بينها معلومة أيضاً، الأمر المهم جداً من منظور الكفاءة للشبكة كلها. |
- Onların bakış açısından... | Open Subtitles | -من وجهة نظرهم ... |
Olaylar sürekli kocanın bakış açısından aktarılır ta ki kitabın sonuna kadar. | Open Subtitles | انه يرى وجهة نظر الازواج من منظورهم الخاص |
Eleştirel kuramın, tüm eleştiri kuramlarının bizi başarısız kıldığı bakış açısından bir incelemesi. | Open Subtitles | إنه اختبار للنظرية النقدية من وجهة النظر التي خذلتنا فيها كل المدارس النقدية |
Bence olayları onun bakış açısından görmeye çalışman işe yarayabilirdi. | Open Subtitles | أعتقد أنه سيساعدك لو نظرت للأمور من وجهة نظره |
Ama kandının bakış açısından, adam bir yabancı. Kendisine yakınlık sağlamaya zorlayan biri. | Open Subtitles | ،لكن من وجهة نظرها هو غريب يفرض الألفة عليها |
Bugün size anlatmaya çalıştığım şey, bir kum tanesi kadar sıradan şeyler bile, daha yakından ve daha farklı ve yeni bir bakış açısından bakarsanız gerçekten de sıra dışı olabilir. | TED | ما كنت أحاول أن أقول لكم اليوم هو أنه حتى الأشياء العادية كحبة رمل يمكن أن تكون استثنائية حقاً إذا كنت تبحث عن كثب وإذا نظرتم من وجهة نظر مختلفة و جديدة. |
Merhamet ve karşılıklılık etiği (Altın Kural) hakkında sekular ve hatta bilmsel bakış açısından konuşacağım. | TED | سأتحدث عن الشفقة و القاعدة الذهبية من وجهة نظر علمانية وحتى نوع من المنظور العلمي. |