Tatlım, yanlış anladın. Sana bakmıyordu. | Open Subtitles | عزيزتي , لقد اسئت فهمها لم تكن تنظر اليك |
sana bakmıyordu, adamım. bana bakıyordu. | Open Subtitles | انها لم تكن تنظر اليك يارجل انها كانت تنظر الى |
Sadece bize anlamadığı zamanlar eğilerek bakmıyordu, bize hep eğilerek bakmak zorundaydı çünkü gerçekten çok uzundu. | Open Subtitles | لم ينظر الينا .. لاننا لم نفهم فقط نظر الينا لانه كان طويل جداً |
Bir terslik olduğu belliydi. Gözlerime bakmıyordu. | Open Subtitles | كان بإمكاني القول بأن هنالك جللٌ ما لم ينظر إلي في عيني |
Dedim ki, "Ne oldu? Çocuğu tanıyor musun?" Adam resme bakmıyordu, isme bakıyordu. | Open Subtitles | الأمر هو أنه لم يكن ينظر إلى الصورة كان ينظر إلى الاسم المكتوب في أسفل الصورة |
Senin için değil. Sana yada çatlamış dudaklarına bakmıyordu. | Open Subtitles | هو لم يكن ينظر إليكِ ولا إلى شفاهك المشقوقة |
Saygısızlık etmek istemem efendim ama kendisi daha en başından beri bu yolculuğa sıcak bakmıyordu. | Open Subtitles | -مع احترامي لك , لم يكن الامر كذلك لقد اخرجناه بالقوه من سفينته |
Hiç te masanın o tarafına bakmıyordu. | Open Subtitles | لم يكن ينظر الى هذا الجانب من الطاولة اطلاقا |
Ava gözlerim dışında hiçbir şeye bakmıyordu. | Open Subtitles | ايفا لم تكن تنظر لاى مكان سوى عيناى |
Galiba haklısın, muhtemelen sana bakmıyordu. | Open Subtitles | أنت على حق ، لم تكن تنظر إليك |
Şans eseri, kalkmamızla beraber Ava gözlerimden başka bir yere bakmıyordu. | Open Subtitles | ... لحسن الحظ عندما هبطنا إفا" لم تكن تنظر لأى مكان سوى عيناى" |
- Sana bakmıyordu. | Open Subtitles | لم تكن تنظر إليك. |
Balık artık şeklini kaybettiğinden yaşlı adam artık ona bakmıyordu. | Open Subtitles | لم ينظر الرجل العجوز " " إلى السمكه مره أخرى .. " منذ بدأت تصبح مشوهه .. " |
Kapıyı onun açtığını söyledim, sağına soluna bakmıyordu. | Open Subtitles | قلت, أنه فتح الباب و لم ينظر خلفه |
Birkaç çanta vardı orada. Kimse de bakmıyordu. | Open Subtitles | كان هناك العديد من الحقائب لم ينظر أحد |
Kimse onun gözlerine bile bakmıyordu. | Open Subtitles | في الحقيقة, لم ينظر أحدهم بعينيه حتى |
Sadece Jeff Robins bakmıyordu bu yüzden onu kafasından çiviledim. | Open Subtitles | "جيف روبنز" لم يكن ينظر لذا فقد وغزته في رأسه |
Sanki bana sadece bana bakmıyordu, ama bende içimde birşeyler görüyordu. | Open Subtitles | كأنه لم يكن ينظر إلى فقط .. لكنه كان يفتقد إلى شيئ ما فى |
Saygısızlık etmek istemem efendim ama kendisi daha en başından beri bu yolculuğa sıcak bakmıyordu. | Open Subtitles | -مع احترامي لك , لم يكن الامر كذلك |
Hatta yola bile bakmıyordu. | Open Subtitles | نعم,انه حتي لم يكن ينظر الى الطريق |