Orada yüz yüze duruyorduk, bana baktı ve üzgün olduğunu söyledi fakat bana aşırı kızgınlıkla bakıyordu. | TED | ووقفنا هناك في مواجهة بعضنا البعض، ونظر لي وقال: آسف، ولكنه نظر لي بغضبٍ جامح. |
ve o "Nöron? Nöron?" dedi. Sonra baktı ve bunu yaptı. | TED | فقالت : "الخلايا العصبية؟ الخلايا العصبية؟" وبعد ذلك ونظرت وفعلت هكذا. |
Yere baktı ve küçük bir kızının olduğunu, henüz yeni doğduğunu söyledi. | TED | تدلى ببصرهِ إلى الأسفل وقال لي أنه قد رُزق بابنة ولدت تواً. |
Bana baktı, ve dedi ki, "Evet. Ya da belki tek tuvalete gitmek isteyen sizsiniz" | TED | فنظر الي وقال، نعم. أو انك الوحيدة التي اضطرت للذهاب الى الحمام. |
Benim çizim defterime baktı ve üzerinde çalışmam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد نظر الى كتاب رسوماتى و اخبرنى ان اعمل عليه |
İlk bir iki gün aynaya baktı ve gördüğü şey çok hoşuna gitti. | Open Subtitles | و أول أو ثاني يوم نظر في المرآة كان سعيدًا جدًا بما رأه |
Herkes buna baktı ve bunun çok büyük bir probleme doğru gittiğini anladı. | TED | وينظر الجميع لذلك ويعرفون أن الأمر في طريقه لمشكلة ضخمة |
'dedi. Diğer adam bana doğru baktı ve 'Evet burada. Bizimle aynı asansörde.' | TED | ونظر أحدهم إلي قائلا نعم، وهو أيضا معنا في هذا المصعد |
Adam kutuyu açtı, içine baktı... ve sanki telefonla yemek servisi yapmışım gibi bahşiş verdi. | Open Subtitles | لقد فتح الصندوق ونظر ما بداخله لقد رمقني بنظرة وكأنه يقدم روحي |
Konuşurken, başını geriye doğru attı, sağa doğru baktı..., ve gözlerini kocaman açtı, dudağına dokundu. | Open Subtitles | عندما اخبرتني ادارت رأسها للخلف ونظرت يميناً وحركت عيناها ولمست شفاهها |
Resimlere baktı ve dedi ki, " Bu hayret verici bir görüntü, bu olağanüstü." | TED | ونظرت إليه فقال، إنه منظر رائع ! هذا مذهل !" |
Gözlerimin içine baktı ve ona huzur bahşetme fırsatı verdim. | Open Subtitles | وقال انه يتطلع في عيني، وعرضت عليه فرصة لصنع السلام. |
Ve ben sonuna geldiğimde -- hem o hem ben ağlıyorduk -- bana baktı ve "Evet." | TED | عندما وصلت لنهاية الرسالة .. كانت الدموع تهطل منه .. وكذلك انا ومن ثم نظر الي وقال .. نعم |
Amcası ona baktı ve ondaki sarsılmaz inancı gördü. | Open Subtitles | فنظر اليه عمه ليدرك مدى عمق يقين هذا الرجل |
Bana baktı ve gideceğini söyledi..., ...sonra bir kadınla tanışmış..., ...artık annemi sevmiyordu..., ...bende anneme ve kız kardeşime bakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | فنظر لي واخبرني انه راحل وسيلتقي امرأة ولم يعد يحب امي |
O da bana baktı ve "Benimle oynayacak mısın" bakışını attı. | Open Subtitles | مثل .لاتفعل ثم نظر الى ونظر لى تلك النظره التى تقول هل ستلعب معى ام لا |
Aynaya baktı ve söyledi, "Şeker Adam, Şeker Adam, Şeker Adam..." | Open Subtitles | نظر في المرآة، وقال , "رجل الحلوى، رجل الحلوى، رجل الحلوى |
Dedim ki, "Kefalet ne kadar?" O da bana baktı ve dedi ki, "Bu o. | Open Subtitles | وينظر إلي ويقول {هذا هو الشخص، هناك} |
Vince, Ernie'ye baktı ve "İyi geceler dile" dedi. | Open Subtitles | وعندها نظر فينس إلى إيرين وقال له: قل وداعاً. |
O da kendine doğru yaklaştırıp aşağı doğru baktı ve yazmaya başladı. | TED | سحبه باتجاهه و نظر إليه و بدأ بالطباعة. |
Bana baktı ve ben de ona "Anne, ben yapmadım." dedim. | Open Subtitles | و نظرت إلي فقلت لها: أمي لم أفعل هذه الأشياء قالت: |
Kocama baktım, o da bana baktı ve sonra ikimiz de doktora baktık ve "ALS mi? | TED | نظرت الى زوجي، وهو نظر الي ونظرنا الى الطبيب وقلنا: ALS ؟ |
Tanrı etrafına baktı ve önünde eğilen tüm yarattığı şeyleri gördü ve dedi ki:... | Open Subtitles | أخبرنا بمتاعب الرب نظر الرب من حوله إلى كل ما قدمت يداه |
Ve yukarı çıkıp ona bağırdığımda bana baktı ve çok heyecanlıydı. | Open Subtitles | وعندما صعدت و صرخت في وجهها نضرت إلي بأرتعاد |
Bana bu dünyayı zerre aldırmayan bir yüzle baktı ve silahı çenesine dayadı | Open Subtitles | ثم نظر إلي وكأنه لا يحمل أي إهتمام بالعالم ووضع سلاحاً تحت رقبته |