Bir garaj tuttuk ve ilk zamanlar Bangalore civarında bu makinelerle araba ile geziniyorduk. | TED | استلمنا الورشة وأثناء المراحل المبكرة، كنا نقود حول مدينة بنغالور ومعنا آلات غريبة كهذه. |
Hindistan'ın Silikon Vadisi Bangalore şehrinde teknoloji meraklısı bir genç olduğunuzu hayal edin. | TED | تصور أنك مثل صبي يافع فنّي قرية السيلكون الهندية، في مدينة بنغالور. |
Bir vatandaş gazeteciliği platformuna giriş yaptım iReport isminde, ve Bangalore'da manzaranın nasıl olduğuna dair bir video kaydettim. | TED | سجلت في صحيفة تعنى بالمواطن تسمى آي ريبورت، وقمت بتصوير مقطع فيديو عن كيف بدا ذلك المشهد في بانغالور. |
Takip eden aylarda Bangalore'da ana akım haberlerde hiç yer almayan bir dizi olayı ele aldım. | TED | وفي الأشهر اللاحقة، قمت بتغطية وتعقب عدة أحداث في بانغالور لم يكن لها موقع في الأخبار السائدة. |
Bangalore'ın dışındaki bir düşkünler evinde ders verdiğim için kendimi şanslı hissediyordum. | TED | لقد كنت محظوظة بأن استطعت ان ادرس في دير في ضواحي بانغلور |
Efendim, Bangalore yarışmasını kazanırsak o tutar da ayarlanacak. | Open Subtitles | سيدى، لو ربحنا مسابقة بنجالور حتى ذلك المبلغ سيتم تدبيره |
Hindistan Bangalore'da bile bulamazsınız. | TED | حتى في منطقة بانجلور في الهند انك لن تجد واحده. |
Bir zamanlar ben 24 yaşındayken, Bangalore'daki St. John's Tıp Fakültesinde öğrenciydim. | TED | ذات مرة في سن ال 24 كنت طالباَ بكلية الطب بسانت جونز في بنغالور. |
üç yıl önce uçak kazasında Bangalore havaalanında bütün yolcular öldü. | Open Subtitles | فى تحطم طائرة قبل ثلاث سنوات فى مطار بنغالور |
Benim işim için Bangalore'dan destek mi almayı planlıyorlar? | Open Subtitles | هل يخططون للاستعانة بأناس من بنغالور للقيام بعملي؟ |
Bangalore'daki sosyal işin bile bundan iyiydi. | Open Subtitles | كان لديك الدعم الاجتماعي أفضل في بنغالور. |
Bangalore'daydık Karnataka Belur tapınağını ziyaret ettiğimiz sırada bir yankesici cüzdanımı çaldı. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} كنّا في (بنغالور) لزيارة معبد (كارناتاكا بيلور) عندما سرق لص محفظتي |
Chandigarh'da da olsam Bangalore'da da olsam senin yanında olacağım. | Open Subtitles | شانديغار أو بنغالور, أريد أن أكون معك. |
ve, buraya daha yakın olarak, Chalua'nın Bangalore'da bir askeri yolu. | TED | و، قريباً من الوطن، تشالوا، طريق في بانغالور. |
Bangalore, Hindistan'daki bir üretim fabrikasında, kazara zehirli gaz sızıntısı olmuştu. | Open Subtitles | حادث تسرب ميثيليسوكياناتي فى مصنع بانغالور,الهند |
Sadece senden kaçmak için Ooty'den Bangalore'ye geldim. | Open Subtitles | عندما دخلت إلى حياتي كالحظ السيئ. جئت إلى بانغالور من أوتي فقط للهرب منك. |
Şehrim Bangalore'yi nasıl çizdiğimi gösteren kısa bir klibi size çabucak sunmak istiyorum. | TED | سأريكم مقطع فيديو سريع جدا لأريكم كيف أرسم، وأريكم القليل عن مدينتي، بانغلور. |
Ölüm döşeğindeki 31 kişiyle Bangalore'un civar köylerinden genç kadınlar ilgileniyordu. | TED | نحو ال31 شخصاً هؤلاء والذين كانوا يواجهون الموت لقد كان من بينهم نسوة صغيرات في العمر من قرى محيطة بانغلور |
Kaçınız Bangalore'den Mysore'a gelirken bir ineğin kesildiğini gördü? | TED | كم منكم رأى بقرة تجتاز الطريق في الهند بينما أنتم قادمون من بانغلور إلى مايسور؟ |
Bangalore Yarışması'na sadece iki gün kaldı. | Open Subtitles | باقى من الزمن يومان فقط على مسابقة بنجالور |
YouTube'da Bangalore'daki işini de gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت حتى أدائك فى بنجالور على اليوتيوب |
Biliyorsunuz ki, bu arada, Bangalore da iki milyon kişi var, ki bunlar 800 gecekondu mahallesinden birinde yaşamakta. | TED | أتعلمون بالمناسبة, هناك ٢ مليون شخص في بانجلور يعيشون في ٨٠٠ حي فقير |