| Cüzdanını alıp, barın arkasına koyarsın. | Open Subtitles | حينما تخرجين ما في جيبك تضعينه خلف البار |
| Siktir. Biri geliyor. Çabuk, barın arkasına geç. | Open Subtitles | اللعنة أحدهم قادم بسرعة إختبئ خلف البار الأن |
| barın arkasına falan koy işte. | Open Subtitles | فقط ضعيه خلف البار ، أو شىء من هذا القبيل |
| Hayır. barın arkasına geçmişti ve orada bir sürü prezervatif vardı. | Open Subtitles | لا، لقد تركت حقيبتها خلف الحانة وفيها كل واقياتها الجنسية |
| Yani, geçen gün geldiğimde, kötü şöhretli bir mekânda barın arkasına reşit olmayan bir çocuk koymanızı garip bulmuştum. | Open Subtitles | مما يعني عندما جئت بالأمس وجدت من الغرابة أن تضع قاصر خلف الحانة في مكان مريض السمعة |
| Böyle bir adamı barın arkasına koyarsan insanlar elinde sonunda etrafına üşüşür. | Open Subtitles | تعرف، تضع رجل مثل هذا خلف البار الناس سيحتشدون لهذا الرجل |
| barın arkasına geçtin hukuk okumayı bırakıp barmen oldun. | Open Subtitles | لذا ذهبتَ خلف البار تركت كلية الحقوق و أصبحت ساقيّا |
| Sadece çalışanlar barın arkasına geçmeye izinlidir. | Open Subtitles | فقط الموظفون هم المسموح له بأن يقفون خلف البار |
| - barın arkasına geç ve eski hayatına geri dön. | Open Subtitles | فقط أذهب خلف البار وعد لحياتك القديمة |
| barın arkasına müşteriler geçemez. | Open Subtitles | لا لا زبائن خلف البار |
| Bu arada, barın arkasına biraz daha etkili bir şey koyalım. | Open Subtitles | خلف الحانة بإرتداد أقوى كي يأتي المرة |
| Bunu barın arkasına at adamım. | Open Subtitles | أنت، ضع هذه خلف الحانة لصديقي الصغير. |
| Hey, barın arkasına geçmek yasak. | Open Subtitles | مهلا، لا يفترض بك الدخول خلف الحانة |
| Bazen de onu barın arkasına koyardım. | Open Subtitles | الفتاة كانت معجبه حقاً بـ (هوجمان) أحياناً في الساعة الواحدة تضع حقيبتها خلف الحانة وتقول أنها ستذهب للخارج للمشي |