Bir cinayeti araştırıyorsam, efendim, beni bağışlayın, ve bu bardakları araştırmam gerekiyorsa, şey, bu durumda bu iki bardağı ilginç bulmam gerekir. | Open Subtitles | إن كنت قضية جنائية المعذرة وكنت أعمل مع هذه الكؤوس عندها علي أن أجد هذه الأكواب مثيرة |
Biri bardakları değiştirmiş olmalı. | Open Subtitles | يجب وأنه هناك شخص ما بدّل الأكواب فى العربة |
Orijinal şampanya bardakları için Marie Antoinette'nin göğsünün kalıp alındığını biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعرفين أنه يقال أن كؤوس الشامبانيا الأصلية صممت على شكل أثداء زوجة ملك فرنسا ماري أنطوانيت؟ ؟ |
tabii ki o strafor kahve bardakları artacak. | TED | حسنا، أكواب القهوة المصنوعة من الستايروفوم بالتأكيد سوف تتراكم. |
İşiniz bitince bardakları bırakın, bir görevli gelip onları alacak. | Open Subtitles | عندما تنتهو إتركوا الأكواب و سوف تجمعها المسؤولة |
Sen biraz önce Papa Johns'u bardakları yüzünden mi terk ettim dedin? | Open Subtitles | حسناً ، أتقول أنك تركت بابا جونز بسبب الأكواب ؟ |
Plastik bardakları yere atmayın! | Open Subtitles | أرجوكم لا ترموا الأكواب الحمراء على الأرض |
Şimdi, Steve, ben masanın önünde duracağım, tamam, masanın önüne geçtiğimde, senden bu bardakları bu şekilde bardakların üstüne koymanı istiyorum, ve onları istediğin sırayla karıştır ki hiç kimsenin iğnenin nerede olduğuyla ilgili bir fikri olmasın, tamam mı? | TED | عندما أقف أمامها ضع الأكواب فوق القواعد الخشبية بهذه الطريقة دون ترتيب معين ثم قم بخلطها بحيث لا يعلم أحد بمكان المسمار |
bardakları yıkayıp şişeyi de temizledim. | Open Subtitles | غسلتُ الأكواب ، و الزجاجات أيضاً |
Bu karavan sahiplerininin şarap için özel bardakları varmış. | Open Subtitles | أناس المنازل المتنقلة هؤلاء لديهم كؤوس خاصة بالنبيذ فحسب |
Bu akşam yaptığım bir şey için shot bardakları ödünç alabilir miyim diye bakınıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أريد أن أستعير كؤوس للمشاريب لشيءأفعلهالليلة. |
İçeri gel. - Şampanya bardakları nerede? - Beni bilirsin. | Open Subtitles | تفضل بالدخول كؤوس شمابانيا إنّك تعرفني،. |
Hey, Jake, Mel bilmek istiyor ki... o bu snooty-faluty bardakları nerede bulabileğini. | Open Subtitles | جاك ميل تريد أن تعرف. أين يمكنها العثور على أكواب عميقة؟ |
Bordeaux bardakları sadece Kaberne servisi için kullanılacaklar ve Burgonya bardaklarını gözünüzü seveyim sadece Pinot için kullanın. | Open Subtitles | أكواب البوردوكس يُقدّم بها نبيذ الكابرنيه فقط، أما أكواب البرغندي فبحقكم لا يُقدّم بها سوى نبيد نبيذ البينوت |
Bana şu bardakları ver, çiçekleri de. | Open Subtitles | أحضر لي تلك الكؤوس والزهور التي على الطاولة |
Ve bu arada, bu bardakları ben almıştım. | Open Subtitles | و بالمناسبة .. انا التي اشتريت هذه الكؤوس |
Yine de küşçük bardakları kullanabiliyoruz, değil mi? | Open Subtitles | سنبقى قادرين على استخدام الاكواب الصغيرة اليس كذلك؟ |
Annenin bize verdiği şu güzel bardakları alayım. Tamam mı? | Open Subtitles | سأذهب لاحضر الكاسات التى اعطتها لنا امك, اتفقنا؟ |
Aynı anda, hemen yakındaki bir restoranın terasında rüzgar masa örtüsünün üzerindeki bardakları dans ettiriyordu. | Open Subtitles | في تلك اللحظة و على شرفة مطعم في مكان قريب جعلت الريح بطريقة ساحرة كأسين يرقصان بدون ان يلاحظهما احد على مفرش المائدة |
Her gece başka bir erkek banyoda şarap bardakları, artık umurumda bile değil. | Open Subtitles | رجل مختلف كل ليلة كاسات النبيذ في الدش لن اهتم بعد الان |
Çocuklar için kahvaltı gevreği. Fincan ve bardakları buraya. | Open Subtitles | الحبوب للأطفال ، وكنت وضعت ي فناجين وأكواب هنا في الداخل |
- Bu gürültü de ne? - Aşçılar, masalara bardakları ve gümüş çatal bıçakları koyuyorlar. | Open Subtitles | إن العاملين يضعون الأقداح والفضّيات على الطاولات |
Bize içki verecek misin artık? Doldursana bardakları kaltak! | Open Subtitles | اخدميني ياعجوز |