Kofi Annan 11 Eylül sabahı beni basın toplantısı yapmak için çağırdı. | TED | ودعاني كوفي عنان في صباح الحادي عشر من سبتمبر لاجراء مؤتمر صحفي |
Yerel bir toplum merkezinde basın toplantısı tertiplemeyi teklif etti. | TED | فاقترح أن يقوم بتجهيز مؤتمر صحفي في مركز المجتمع المحلي. |
Seni asıl davacımız olarak duyuracağım bir basın toplantısı düzenledim. | Open Subtitles | لقد رتّبتُ لعقد مؤتمر صحفي لإعلانك شاهد الإدّعاء الرئيسي خاصّتي |
basın toplantısı bittikten sonra senin de işin bitmiş olacak. | Open Subtitles | متى ما انتهينا من المؤتمر الصحفي مهمتك ستكون قد انتهت |
7:30'da basın toplantısı yaparız. | Open Subtitles | يمكن أن نعقد المؤتمر الصحفي في السابعة و النصف |
Polis kurbanların ismi dışında bir bilgi vermedi ancak bugünün ilerleyen saatlerinde bir basın toplantısı olacağı söylendi. | Open Subtitles | لم تفدنا الشرطة بأية معلومات بإستثناء أسماء الضحايا ولكن سيعقد مؤتمراً صحفياً في وقتٍ لاحق اليوم |
Hayır, ben hoteldeyim. Yapmam gereken bir basın toplantısı var, unuttun mu? | Open Subtitles | لا ما زلت في الفندق ما زال معي مؤتمر صحفي اتذكر ؟ |
O çocuğun geleceğinde utanç verici bir basın toplantısı olacak bak. | Open Subtitles | أجزم بأنه سيكون هناك مؤتمر صحفي محرج في مستقبل ذاك الولد |
Bir basın toplantısı yapıp Hannah'ın hikayesini anlatmasına izin verelim mi? | Open Subtitles | ماذا لو قمنا بعمل مؤتمر صحفي لجعل هانا تحكي قصتها ؟ |
Ve sonra, tabi ki, NASA ayrıca büyük bir duyuru yaptı ve Başkan Clinton Mars gezegeni'nin bu inanılmaz keşfi hakkında bir basın toplantısı düzenledi, | TED | ومن ثم ,بالطبع وكالة ناسا كان لها ايضاً إعلان كبير وقام الرئيس كلينتون بعمل مؤتمر صحفي حول هذا الاكتشاف المُدهش حول الحياة في نيزك مريخي |
Bir basın toplantısı yapıp herkese dua etmesini söylemeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لَنْ أَتّصلَ مؤتمر صحفي ويُخبرُ كُلّ شخصَ للبَدْء بالصَلاة. |
Uğraşıyorum. Başkan bu konuda bir basın toplantısı düzenlemek istiyor. | Open Subtitles | أعمل على ذلك ، طلب الرئيس عقد مؤتمر صحفي كامل بهذا الخصوص |
Beyaz Saray'da basın toplantısı, CNN'deki haberimiz? | Open Subtitles | المؤتمر الصحفي للبيت الأبيض، الملف الشخصي على شبكة سي؟ |
basın toplantısı başlamadı değil mi? Noel ağacı almam gerekiyordu da. | Open Subtitles | آسف على تأخري لم يبدأ المؤتمر الصحفي بعد، أليس كذلك؟ |
Bu basın toplantısı da nereden çıktı? | Open Subtitles | ماذا كان هذا المؤتمر الصحفي بحق الجحيم ؟ |
basın toplantısı saat 4:00'te. Onlara bir şey vermeliyiz. | Open Subtitles | المؤتمر الصحفي في الرابعة يجب ان نخبرهم اي شي |
Yeniden ayarlanan basın toplantısı için sizinle bir saat içinde görüşmekten memnun olacak. | Open Subtitles | إنه يود أن يجلس معك ساعة واحدة لمناقشة ترتيبات موعد المؤتمر الصحفي. |
Ve senin dikkatini çeken tek şey zaferini ilan ettiği 30 saniyelik basın toplantısı. | Open Subtitles | وكل ما تكترث به انت الـ 30 ثانية في المؤتمر الصحفي الذي تعلن فيه انتصارها بالقضية. |
Bellinger'in avukatı hemen Federal Mahkemeye temyiz başvurusunda bulundu ve yarın bir basın toplantısı düzenleyecek. | Open Subtitles | حيث قدم المحامي بلينجر بالفعل نداءاً إلى المحكمة الاتحادية وسوف يُعقد مؤتمراً صحفياً غداً |
basın toplantısı için Beyazsaray'da. 20 dakika oldu. | Open Subtitles | يعقد مؤتمر صحفى فى منزله منذ عشرين دقيقة |
Ben de yazdım ve yayınlandığı gün Johnson bir basın toplantısı düzenledi ve Hoover'ı FBI başkanlığına atadığını söyledi! | Open Subtitles | و نشرت الأمر و في نفس يوم صدور الجريدة أقام الرئيس جونسون مؤتمرا صحفيا و قال أنه قد ثبت هوفر في منصبه حتى وفاته |
- Bir basın toplantısı düzenlemeliyiz. | Open Subtitles | ومن الممكن ان نحضر شيء أكبر. يجب أن نعقد له مؤتمر صحافي. |
Etrafta dünya kadar adamım var, sen basın toplantısı yapıyorsun. | Open Subtitles | لدي رجال هنا في طريقهم للأذى وأنت تلقي المؤتمرات الصحفية |
Biliyorsun ki yarın senin hakkında bir basın toplantısı yapacağım. | Open Subtitles | أتعلمين، غداً سأقومُ بالمؤتمر الصحفي بشأنك |
Bütçeyi duyurmak için ayın 15'inde bir basın toplantısı düzenleyeceğim. | Open Subtitles | سأعقدُ مُؤتمراً صحفياً بتاريخ 15 لأعلنَ الميزانية |
Tarih belirle. basın toplantısı düzenle ve duyuralım gitsin. | Open Subtitles | لذا حدد ميعادًا واعقد مؤتمرًا صحفيًا ولنفعلها |
Düşündüğün gibi değil. Bir basın toplantısı için çağrıda bulunmanı istiyorum. | Open Subtitles | ليس ما يدور بخلدك أريدك أن تقومي بالدعوة لمؤتمر صحفي الآن |
Ben de basın toplantısı için hazırladığım notların üzerinden geçiyordum. | Open Subtitles | فقط ذِهاب فقط علي اخذ الملاحظات للمؤتمر الصحفي. |
Umarım basın toplantısı bu kadınlardan bazılarının bize ulaşmasını sağlar fakat yine de bizim bu insanların bazılarıyla doğrudan görüşmemiz lazım. | Open Subtitles | نتأمل ان يقوم المؤتمر الصحافي بجعل آولئك النسوة يتقدمن ولكن علينا ان نخرج و نتحدث لبعض الناس مباشرة |
basın toplantısı için sakin ve rahat olması çok önemli. Merak etmeyin, doktor. | Open Subtitles | من المهم أن تهدأ وترتاح قبل المؤتمر الصحفى , أيها الطبيب |
Kolay olmayacağını biliyorum, ama basın toplantısı bittikten sonra daha iyi hissedeceksin. | Open Subtitles | أعلم أنّ هذا لن يكون سهلًا، ولكن ستشعرين بتحسّن عندما ينتهي المؤتمر الصحفيّ. |