Ama o zamanlar daha naif düşünüyordum, belki de çok basitti. | TED | ولكن عندها راودتنى فكرة أنها قد تكون بسيطة أكثر من اللازم. |
Yapılan deney çok basitti. Basitçe bir protonu alırsınız, ve ona hızla bir elektron çarptırırsınız. | TED | وكان المخبريون يقومون بتجارب بسيطة حينها حيث يؤخذ البروتون ويتم ضربه بالكترون بقوة |
Benim dileğim çok basitti: sadece bir web sitesi hazırladık ve bize inandığınız veya savaşmak istediğiniz her şeyin fotoğrafınızı gönderebilirsiniz; dünyanın neresinde olursanız olun, fotoğrafınızı geniş bir şekilde geri göndeririz. | TED | كانت الأمنية بسيطة للغاية: قمنا بإطلاق موقع إلكتروني بحيث ترسل لنا صورتك عبره لما تؤمن بأهميته أو أي شيء تريد دعمه، سوف نرسل لك بعدها صورتك بالحجم الكبير، أينما كنت في العالم. |
Eğitim oldukça basitti fakat çok önemli bir şeyi kaçırıyordum. | TED | كان التوجيه بسيطاً بما فيه الكفاية ولكنني كنت أفتقدُ شيئاً مهماً حقاً. |
1900'lü yıllarda ilk çıktığında, kullanımları çok basitti. | TED | عندما ظهرت سنة 1900، كانت سهلة الاستعمال، |
Oyun oldukça basitti: Gizli bir kimlik edin, müttefiklerini topla, kötü adamlarla savaş, güç kaynaklarını aktif hale getir. | TED | كانت اللعبة بهذه البساطة: اتخذ هوية سرية.. جنّد حلفاء لك حارب الأشرار .. فعّل نقاط القوة |
Çıkış yolu çok basitti. Size bir lazanya bıraktım. | Open Subtitles | طريق الخروج كان سهلاً لقد تركت لكم لازانيا |
İlk beton bloklar 1868'de yapıldı. Fikir basitti: birbiriyle birleşecek, sabit bir ölçüyle yapılmış çimentodan modüller. | TED | أولى وحدات الخرسانة تم تصنيعها سنة 1868 بفكرة بسيطة جدا: وحدات مصنوعة من الاسمنت بقياسات ثابتة متوافقة مع بعضها البعض. |
Fikir basitti: bir haberin bir parçasını alıp fotoğraf, video ve diğer güçlü kanıtlar gibi doğrulanabilir kanıtlarla denetlemek. | TED | كانت فكرته بسيطة: نأخذ الخبر ثم نتحقق من صحته بدليل يمكن التحقق منه مثل صور ومقاطع فيديو وأدلة أخرى قوية. |
E-posta’nın keşfinden evvel çoğunlukla mektupla iletişim kuruyorduk. Süreç oldukça basitti. | TED | قبل اختراع الانترنت كنا نستخدم الرسائل بصورة عامة. وكانت العملية بسيطة للغاية. |
Çünkü bu fikir öylesine basitti ki, ama evrenin tüm yapısını da açıklamaya yetiyordu. | TED | لأن الفكرة كانت بسيطة جدا وعلى ذلك فسر كل تصميم في الكون |
Bu zamana kadar arkadaşlığımız oldukça basitti. | Open Subtitles | تعرفين، حتى الآن علاقتنا كانت بسيطة جداً |
Kurallar basitti, Jersey. Bundan daha azı için kızlar kovdum ben. | Open Subtitles | القواعد كانت بسيطة يا جيرسى طردت بناتا كثيرة من قبل |
2010 yılında Mott Hall Bridges Akademisi'ni açtığımda hedefim basitti: Bir hapishaneyi kapatmak için bir okul açmak. | TED | عندما افتتحتُ أكاديمية موت هال بريدجز أكاديمي في 2010، هدفي كان بسيطاً: افتتح مدرسة لتغلق سجناً. |
Onlarca yıldır, trafik tıkanıklığının çözümü basitti: Yeni yollar inşa edin ya da olanları büyütün. | TED | ولعقود، كان حلنا لمعضلة الإزدحام بسيطاً للغاية: هو بناء طرق جديدة أو توسيع الطرق الحالية. |
- Çok basitti, öyle mi? Bir dahaki sefere daha zor bir şeyler sor. | Open Subtitles | نعم انها سهلة اعطنا شيئا اصعب في المرة القادمة |
Ve temelde söylediğim şey çok basitti. | TED | وأساسا ما كنت أقوله هو في غاية البساطة. |
Hangi kristalin kimde olduğunu bulmak, bu çocukların yeni güçlerini kontrol etmeleri için eğitmek ile kıyaslandığı zaman daha basitti. | TED | مقارنةً مع المهمة الصعبة في تدريب هؤلاء الشباب كيفية السيطرة على قواهم الجديدة، فإن اكتشاف نوع البلورة التي تناولها كلُّ شخصٍ كان أمراً سهلاً. |
Cevabım basitti: Eğer bıraksaydım, bu beni kaçıranın kazandığı anlamına gelirdi. | TED | وكان جوابي بسيطا للغاية: إذا تخليت عن عملي، فإن هذا سيعني أن من خطفوني قد كسبوا. |
Daha kısa süre önce, herşey o kadar basitti ki. | Open Subtitles | ليس منذ مدة بعيده الاشياء كانت بسيطه |
..elit bir savaşçı sınıfı yükselerek kendini gösterdi. Kuralları basitti... | Open Subtitles | ازدهر نخبة من الجنود من المعركة كان شعارهم غير القابل للتغيير بسيطًا |
Bu yüzden farklı bir ön-hücre modeli ortaya çıkardık. Hatta bu bir öncekinden daha basitti. | TED | لذا أنتجنا نموذج خلية أولية مختلف، وهو واقعاً أبسط من النموذج السابق. |
Çok basitti! | Open Subtitles | ذلك كَانَ بسيطَ! |
Sadece işler, onunla birlikte daha basitti, şimdiki hayatım gibi büyük bir... dağınıklık içindeki bekar hâlim gibi değildi. | Open Subtitles | الامر فقط ان الاوضاع كانت اسهل معه بدلاً من حياة العزوبية الفوضوية التيأعيشهافي الوقتالحالي, وهذاليسمقصدي, |
Yemek Sanayisi'ni araştırmaya başladığımda amacım son derece basitti. | Open Subtitles | عندما اريد ان افهم النظام الصناعي الغذائي ما اهملت فيه كان بسيط |
Önceden dünya çok daha basitti, değil mi? | Open Subtitles | العالم إعتاد ان يكون أكثر بساطة, اليس كذلك؟ |