| Herkesin tek bildiği şey benim o resimlerden dolayı sıçtığım. | Open Subtitles | كل ما يعرفه الجميع أني عبثت وشخص ما أخذ الصور |
| Tek bildiği şey gırtlağınızı kesmektir. Eğer bu ölüm kalım meselesi olsaydı, ne olacaktı? | Open Subtitles | كل ما يعرفه هو شق حلقك ماذا لو كانت مسألة حياة أو موت |
| Son bildiği şey plaj evinde olduğumuzdu. | Open Subtitles | آخر ما يعرفه أننا كنا في منزل على الشاطئ |
| Tek bildiği şey teklifi hangi şirketin yaptığını içeren bilgiyi ulaştırması gerektiği. | Open Subtitles | كل ما يعلمه انه سيوصل معلومات عن الشركه التى حصلت على العرض |
| Tek bildiği şey bu. | Open Subtitles | هذا كل ما يعلمه. |
| Adamlarımın bildiği şey, benim odun fabrikamın seninkinden daha iyi teçhizatlara sahip olduğu. | Open Subtitles | ما يعرفه رجالي هو أنّ خشبي قيمته أكبر من قيمة ممتلكاتكِ |
| İnsanların bildiği şey şu üç ceset. | Open Subtitles | هذا هو ما يعرفه الناس ثلاث جثث |
| bildiği şey, 40 akre ağaçlığı olduğu. Olduğunu sanmış yani. | Open Subtitles | ما يعرفه هو أن لديه 40 فدانًا منغابةأقل... |
| Parker'ın bildiği şey Anna için sempatimizi kazansın diye kendi çocuğuna zarar verecek kadar önemli. | Open Subtitles | أيّاً يكن ما يعرفه (باركر)، فهو مهم كفايةً لتقوم (آنا) بأذية ابنتها لتكسب تعاطفنا |
| Tek bildiği şey telefon numaran. | Open Subtitles | كل ما يعرفه هو رقم هاتفك |
| Öpmek. Tek bildiği şey bu. | Open Subtitles | التقبيل هذا كل ما يعرفه |