Gideli altı hafta oldu. Kendisi için neyin doğru olduğunu biliyordur. | Open Subtitles | ستة أسابيع قد مضت عليه أن يعرف هو الى أين ينتمي |
Sırlar Odası'na nasıl girileceğini biliyordur. Bu da bir başlangıç. | Open Subtitles | فلابد أن يعرف كيف الدخول إلى غرفة الأسرار وهذه بداية |
8 nolu dairede yaşlı bir bayanın oturduğunu önceden biliyordur. | Open Subtitles | ربما كان يعرف بوجود امرأة عجوز تعيش في الشقة الثامنة |
Belki de Majesteleri, bizi bu yükten kurtaracak birini biliyordur. | Open Subtitles | إذاً ربما سموكم يعلم شخصاً يريحني من هذه الأعباء ؟ |
Geride duracağınızı ve işimi yapmama izin vereceğinizi de biliyordur. | Open Subtitles | حَسناً، إذن أنه يعلم أن عليك الانسحاب وتَركَي أقوم بعملي |
Belki Curtis'in son film fikri hakkında bir şey biliyordur. | Open Subtitles | ربما هو يعرف شيئا ما عن فكره اخر افلام كورتيس |
İşte hep böyle, belki birileri bir şey biliyordur ama siz dinlemeyin. | Open Subtitles | هذا هو الأمر . لا يستمعون لأي أحد الذي ربما يعرف شيئا. |
Kendisine sessiz kalması söylendiyse ya bir şeyler biliyordur ya da görmüştür. | Open Subtitles | حقيقة بأنه اُخبر بالتزام الصمت يعني أنّه يعرف شيئا أو رأى شيئا |
Evet, herkes duydu ama senin gibi güçlü bir adam bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | نعم، حسناً،الجميع سمع به لكن، رجل قوي مثلك لا بد أنه يعرف شيئاً |
Eğer CIA'in içinde karanlık bir grup varsa, mutlaka o biliyordur. Güzel. | Open Subtitles | إذا تريدين أي شخص يعرف الجانب المظلم لوكالة الاستخبارات المركزية، فهو الأنسب |
Evet, evet, sanırım Clark o isimle ilgili birkaç şey biliyordur. | Open Subtitles | نعم، نعم، أعتقد كلارك يعرف شيئا أو اثنين عن هذا الاسم. |
Muhtemelen bazılarınız hücrelerin sürekli yenilendiğini biliyordur. | TED | بعضكم يعرف على الأغلب أن الخلايا تتجدد باستمرار. |
Tamam mı? Bazılarınız bunun sonunu biliyordur belki. | TED | حسنًا؟ وربما يعرف البعض منكم إلى أين سيؤدي هذا. |
İkincisi, Tanrı size bir soru soruyorsa, o zaten cevabını biliyordur. | TED | الشئ الثاني هو، إذا سألك الخالق أي سؤال، فإنه مسبقاً يعلم الإجابة. |
Umarım bu aptal at hangi yöne gideceğini biliyordur. | Open Subtitles | آمل ان هذا الحصان الاحمق يعلم ان يفترض به ان يذهب |
Şimdi bende biliyorum. Eminim Wolseley de biliyordur. | Open Subtitles | انت تعلم ذلك ، انا أعلم ذلك الان و انا واثق أن ووليسلى يعلم ذلك |
Herif tam nerede olduğumuzu biliyordur. | Open Subtitles | لا بد وأن الرجل يعلم أين موقعنا بالتحديد |
Hadi ama nerede görev yaptığını bildiğine göre nerede oturduğunu da biliyordur. | Open Subtitles | أوو هيا , إذا يعلم أين كنتي عندما عينوكي في العمل أنا على يقين من أنه يعرف تقريباً المكان الذي تعيشين فيه |
Yani eğer bunu daha önce de yaptıysa... ..izlerini nasıl sileceğini biliyordur. | Open Subtitles | لو كان قد فعل هذا من قبل، فإنّه سيعرف كيف يُغطي آثاره. |
Belki Tony Dannon, Janet'le görüştüğü gece hakkında bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | ربما "توبي ديلين" سيعلم شيئاً عن الرجل الذى |
Ailenden başka birileri var mı? Belki onlar biliyordur. | Open Subtitles | لكن هل هُناك شخصٌ آخر فى عائلتك ربّما يكونوا على دراية بالأمر. |
Öyleyse kızın önceden nerede olduğunu ve ailesinin nerede saklandığını biliyordur. | Open Subtitles | إذا تلك الحالةُ، هو يَعْرفُ حيث كان هي وحيث إختفاء عائلتها. |
Crabbe ve Goyle biliyordur. Belki onların ağzından laf alabiliriz. | Open Subtitles | لابد أن كراب وجويل يعرفان ربما يمكننا خداعهما ليتكلما |
Birileri bir şey biliyordur. | Open Subtitles | شخصٌ ما يعرفُ شيئاً ما |
Birinin uzmanlığı ve bilgisi vardır, bir şeylerin nasıl yapılacağını biliyordur, ve biz bu insana statü veririz. | TED | شخص لديه الخبرة والمعرفة ، ويعرف كيف يفعل الأشياء، ونحن نعطي هذا الشخص المكانة الاجتماعية. |
Eğer gitmeyi bu şekilde planladıysa ne yaptığını biliyordur. | Open Subtitles | إن خطّطت لرحيلها بهذه الطريقة، فقد كانت تدري ماذا تفعل |
Sorun olacağını sanmıyorum. Bunu kasıtlı yapmadığını biliyordur. | Open Subtitles | كل شيء سوف يصبح علي مايرام انها تعرف انك لم تكن تقصدين ذلك . |
Eminim ne yaptığını biliyordur. - O tam bir profesyonel. | Open Subtitles | أعتقد أنها تعرف ما تفعله لا بد إنها مدربة جيدا. |
Sen sigortayı biliyorsan annen de biliyordur. | Open Subtitles | إن كنتي على علمٍ بشأن التأمين، إذاً أمكِ تعلم ذلك أيضاً |
Strasser'ın bilmek isteyeceği şeyleri biliyordur. | Open Subtitles | قد تعرف أشياء يود ستراسر معرفتها. |
Hammer'ın onu eve bırakmasına izin vermeyeceğimi biliyordur, değil mi? | Open Subtitles | انها تعلم انني لن اتركها تغادر مع هذا الولد, صحيح؟ |