| Richard'ın yardım bulduğunu bilmek güzel. | Open Subtitles | من الجيد معرفة أن ريتشارد يحصل على بعض المساعدة |
| Ayrıca, cadı olma fikriyle savaşan tek kişi olmadığımı bilmek güzel. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنه من الجيد معرفة أنني لست الوحيدة التي تعاني من فكرة أن تكون ساحرة |
| Süper kahramanlar zor durumda kaldığında arkalarında arkadaşlarının, olduğunu bilmek güzel bir duygu. | Open Subtitles | من الجيد معرفة ذلك عندما يكون الخارق محجوز دائماً الركلات الجانبية جاهزة لتتقدم إليها |
| Birilerinin beni hala çekici ... gördüğünü bilmek güzel bişey. | Open Subtitles | وإنه من الجميل معرفة أن هناك أحد مازال يعتبرني مثيرة |
| ama ne için herşeyini feda ettiğini bilmek güzel olurdu | Open Subtitles | لكن سيكون من الرائع معرفة عمَّ تخلّى عن كل شيئ لأجله. |
| Dokuz yıldan sonra bile beni şaşırtabileceğini bilmek güzel | Open Subtitles | من الجيد معرفة أنه بعد 9سنوات لازلت تستطيع مفاجأتي |
| Bunu bilmek güzel. Şayet bir geyiği yumrukladığım için tutuklanırsam kurtarırsın. | Open Subtitles | من الجيد معرفة هذا , في حال ألقي القبض علي بسبب لكم حيوان الموظ |
| Neyse, kavgada kendini savunduğunu bilmek güzel. | Open Subtitles | لكن من الجيد معرفة ذلك أنك تستطيع القتال بنفسك |
| Şey bunu bilmek güzel ee nerelisin, genç bayan? | Open Subtitles | حسناً, من الجيد معرفة ذلك إذاً, من أين أنتِ أيتها السيدة ؟ |
| Sanırım, bunun hala içlerinde olduğunu bilmek güzel. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الجيد معرفة . أنهم مازالوا يتمتعون بهذا |
| Ara sokaklarda saklanarak yemediğini bilmek güzel. | Open Subtitles | من الجيد معرفة أنك لست مختبئ بأحدى الأزقة في مكان ما |
| Buraya bu yüzden gelmedim. Ama bunu bilmek güzel. | Open Subtitles | ليس هذا سبب وجودي لكن من الجيد معرفة ذلك |
| - Sadece zihinlerimiz olduğunu bilmek güzel. - Lütfen beni hasta etme. | Open Subtitles | من الجيد معرفة أنها كانت فقط عقولنا رجاء لا تقرفني |
| Takdir ediyorum. Aynı takımda olduğumuzu bilmek güzel. | Open Subtitles | اقدر ذلك من الجيد معرفة اننا في نفس الفريق |
| Geleceğin ne getireceğini bilmek güzel olurdu.Kim bilir? | Open Subtitles | سكون من الجميل معرفة , ماذا يخبئ لنا المستقبل. من يعلم ؟ |
| Hâlâ şüpheli olduğumu bilmek güzel. | Open Subtitles | حسناً، من الرائع معرفة أنني مازلت مشتبهاً به |
| Hala birilerinin sadık olduğunu bilmek güzel. | Open Subtitles | من الجيد معرفه انك هناك احد ما زال يكن الولاء |
| Hayır, şey bunu bilmek güzel. | Open Subtitles | كلاّ، من الجيّد معرفة ذلك ولكن إليكِ الأمر |
| Ama orada bir ailenin olduğunu bilmek güzel değil mi? | Open Subtitles | لكن هذا جيد لمعرفة أن يوجد شخص هناك, صحيح؟ |
| Bunu bilmek güzel. | Open Subtitles | ذلك جيدُ للمعْرِفة. |
| Evet, bunu bilmek güzel. Fakat neden? | Open Subtitles | أجل، تسرني معرفة هذا، ولكن لماذا؟ |
| En azından bir tane gerçek kardeşim olduğunu bilmek güzel. | Open Subtitles | إنه لأمر رائع معرفة بأن لدي على الأقل أخّ واحد بالتأكيد. |
| Sevgili evladım, orada olduğunu bilmek güzel. | Open Subtitles | فتاى العزيز سعيد لمعرفة انك هناك وانك بخير |
| Aslında, New York Polis Teşkilatının mağdurun çocuğuyla ilgilendiğini bilmek güzel. | Open Subtitles | ومن الجميل أن نعرف شرطة نيويورك لديها مصلحة ضحية وفي القلب. |
| Canının yandığını bilmek güzel. | Open Subtitles | يمكن أنّ تتأذى، يسعدني معرفة ذلك. |
| Bunu bilmek güzel. | Open Subtitles | حسناً، يسرّني معرفة ذلك |
| Yani onun yalnız olmadığını bilmek güzel. | Open Subtitles | أنت تعرف، أنه من الجيد أن تعرف أنها ليست وحدها |
| Bir daha asla taşınmak zorunda olmayacağımı bilmek güzel. | Open Subtitles | من الجيد ان اعرف انني لن اتحرك ابدا مرة اخرى |