Hem de boynunun düşme sonucu o hale gelme ihtimali... herhalde binde bir. | Open Subtitles | بالإضافة إلي أن السقوط لا يبقي رقبته هكذا ماعدا فرصة واحدة في الألف |
Ölmek mi? Belki, belki de olmaz. binde bir şans. | Open Subtitles | احتمال الموت ربما وربما لا احتمال واحد في الألف |
Yani seveceğin biri ile ilişkide bulunma ihtimalin binde beş. | Open Subtitles | لديكِ فرصة بنسبة نصف بالمائة أن تكوني في علاقة غرامية. |
Ama görünen o ki, E. Coli bağırsağınızda büyük ihtimalle hiç duymadığınız diğer mikroplarla karşılaştırılınca, binde bir oranında daha az bulunuyor. | TED | لكن اتضح أن هناك ما يفوق الإشريكية القولونية عددًَا في أمعائكم بنسبة واحد لألف وذلك من أنواع أخرى، والتي لم يسمع معظمكم بالعديد منها |
"Tamam tatlım. Bir milimin binde biri kadar sola doğru. | TED | " حسنا، حبيبى واحد من الألف من البوصة إلى اليسار. |
Bu işin sırrı onu yüzde 99,9 çalışır yapmak değil, çünkü eğer bir araba binde bir olasılıkla çarparsa, o zaman uykuya dalmakta kendinizi hâlâ rahat hissetmeyeceksiniz. | TED | التحدّي الحقيقي ليس في قدرتك على إنجاح الأمر في 99.9 بالمائة من المرات. لأنه لو حدث تصادم سيارة مرة من ألف مرة، فستظل قلقًا من النوم غالبًا. |
Biliyorsun ki bu saatte gemi inme ihtimali binde bir. | Open Subtitles | أنت تعرف، إنى أحفظ أماكن سفن الغرباء الراسيه من ألف إلى واحد. |
Ölmek mi? Belki, belki de olmaz. binde bir şans. | Open Subtitles | احتمال الموت ربما وربما لا احتمال واحد في الألف |
Bu koşulların hepsi binde bir ihtimal. | Open Subtitles | أهو أبسط؟ كل احتمال من هؤلاء واحد في الألف |
Başarma şansının binde birden bile az olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | سمعتُ بأنّ نسبه نجاح ذلك الأمر لا تفوق الواحد في الألف |
Patron! Ama yani binde bir harbiden. | Open Subtitles | يا زعيم، هذا يحدث بنسبة واحد في الألف |
Nijerya nüfusunun on binde biri; ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 75'ine denk gelecek refahı kontrol ediyor. | TED | وواحد من مائة بالمائة من سكان كينيا يسيطرون على ثروة تساوي 75 بالمائة من الناتج المحلي الإجمالي بالبلاد. |
Yani 144 bin kişinin adı Lester, yani toplam nüfusun on binde 5'inin adı Lester. | TED | إذاً 144,000 شخص يدعون لستر, ويعني ذلك 0.05 بالمائة يدعون لستر. |
Bu ölçü bir santimetrenin on binde biridir bu da, bu görüntüdeki bir pikselin yüz ile binde biri arasındaki bir bölüme karşılık gelir. | TED | وهو جزء من عشرة آلاف من السنتمتر والذي يمتد بين واحد بالمائة وواحد بالألف من البكسل من هذه الصورة |
binde birlik bir çözeltide bile tadını alabilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنك تذوقه بجرعة من واحد لألف |
Böyle bir olayın oranı binde birmiş. | Open Subtitles | احتمالات وقوعه كانت واحد لألف |
Sadece Mısır Deltası'nda Mısır kazı sahalarının yüzde birinin binde birinden daha azını kazdık. | TED | في دلتا مصر فقط، لقد قمنا بحفر أقل من واحد من الألف من الواحد بالمئة من الحجم الكلي للمواقع في مصر. |
Bir kez demir çekirdek oluştu mu çok hızlı bir şekilde denge bozulur saniyenin binde birinde bir milisaniyede içine çöker Dünya büyüklüğünden Manhattan'ın büyüklüğüne. | Open Subtitles | ،بمجرّد وجود لُبّ حديدي ،وبمجرّد أن يختلّ توازنه فإنه ينهار في واحد من الألف من الثانية مللي ثانية، من حجم الأرض |
Saniyenin binde birinde, barut ateşlenir. | Open Subtitles | في جزء من ألف من الثانية، اشتعل البارود. |
- binde bir? | Open Subtitles | ـ ألف إلى واحد؟ |