Bu madde diş taşı denilen... ...fosilleşmiş bir çeşit diş plağıdır. | TED | إنها نوع من بلاك الأسنان المتحجر .والتي تسمى رسميا جير الأسنان |
Bu toprakları topluyor olma eylemi bile bir çeşit manevi iyileşmeyi sağladı. | TED | إن عمل جمع التربة بحد ذاته قاد إلى نوع من المعالجة الروحية |
bir çeşit ruh hakkında konuşabiliriz, onları zoryacı bir hayalet. | TED | يمكن أن نتحدث حول نوع من الحس لشبح مسخر لهم. |
Bu korkunç sesler de ne? bir çeşit hayvan falan mı? | Open Subtitles | بحق السماء ما هذه الأصوات الفظيعة أهو حيوان من نوع ما |
Sanki bir çeşit bilemiyorum, ateşin birden bacayı sarma durumu gibi birşey. | Open Subtitles | كان نوعا ما يشبه لا أعلم، ذلك عندما النار حقا قد تأججت |
Onun ipi ve benim mendilimle, bir çeşit çuval yaptım. | Open Subtitles | عن طريق حبله ومنديلي، تمكنت من صنع كيس نوعاً ما. |
Ve bu bizim için hayatımızdaki bu gücün bir çeşit uyanışı. | TED | ولذلك كان في الأمر نوع من إيقاظ هذه القوة في حياتنا. |
bir tür sebep olma, bir çeşit insandan insana bulaşma. | TED | كنوع من التقليد ، نوع من الإنتقال من شخص لآخر. |
Sanırım siz çocuklar benim de bir çeşit canavar olduğumu sanıyordunuz? | Open Subtitles | أتوقع بانكم يا أولاد تعتقدوا بانني نوع من الوحوش ؟ هممم؟ |
Ray'in gerçeği kavrama yetersizliği vardı. bir çeşit travma sonrası stresten mustaripti. | Open Subtitles | لا يستطيع ان يدرك حقيقة ما عاناه من نوع من الاجهاد المؤلم |
Bu, bir insanın bir kurda dönüşebildiğine inandığı, bir çeşit deliliktir. | Open Subtitles | إنه نوع من الجنون الذى فيه إعتقادات فردية بإمكانية التحول لذئب |
Sadece bunu bize karşı koz olarak kullanmayacaklarına dair bir çeşit güvence istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أحتاج نوع من تأمين ذلك هم لن دعنا نشنق أنفسنا بهذا. |
Belli ki bir çeşit ilişkiniz var. Neden bu adamı seçtin? | Open Subtitles | من الواضح أنكِ في نوع من العلاقة لماذا إخترتي هذا الرجل؟ |
Doktorlar onda bir çeşit kişilik bölünme bozukluğu olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | إنّ الأطباء يقولون بأنّها تحصل عليها نوع من فوضى فصامية. |
Eğer bu bir çeşit testse, görünüşe göre başarısız oldum. | Open Subtitles | إذا هذا كان نوع من إختبار، يشاهد مثل أنا فشلت. |
Açıkça görülüyor ki bir şehir değil. bir çeşit karakol gibi. | Open Subtitles | من الواضح أنّها ليست مدينة، بل موقع خارجي من نوع ما |
Ben, hiç başkan olmadım. bir çeşit kuzine icat etmiştim. | Open Subtitles | لم أنتخب رئيساً قط بل اخترعت فرناً من نوع ما |
Conrad'ın bilimadamları bu ortakyaşamı bir çeşit süper ilaç yapmak için inceliyorlardı. | Open Subtitles | علماء كونراد كانوا يدرسون هذا المتكافل ليخلقوا نوعا ما من المخدر الخارق |
Anladım. bir çeşit deprem ya da volkan bu çatlakları açtı. | Open Subtitles | فهمتها ، نوعاً ما من الزلازل والبركاين أحدث تلك الشقوق ؟ |
Ve bazı durumlarda orjinal olma isteğimiz aslında bir çeşit düzeltme. | TED | وفي بعض الحالات، رغبتنا بالتميز تكون في الواقع نوعا من التعديل. |
Ama eğitim olmadan, bir çeşit ışık ölçer olmadan, nasıl bilebilirsiniz? | TED | لكن بدون تدريب، بدون نوع ما من القياس الضوئي، كيف ستعلم؟ |
Ve de oranın bir çeşit sirke dönüşünü Öylece izlemeyeceğim. | Open Subtitles | ولا أطيق حقاً أن تتحول إلى سيركٍ من نوعٍ ما |
Bu planının bir parçası olabilir, bir çeşit intikam için. | Open Subtitles | يُمكنُ أن تكونَ هذه واحدة من خططِه، نوعٌ من الانتقام |
Bu demek oluyor ki, yakın arkadaşlarınızın ve akrabalarınızın 5'te 2'sine bir çeşit kanser teşhisi konulacaktır ve onlardan birisi ölecektir. | TED | هذا يعني أن 2 من كل 5 أشخاص من أصدقائك المقربين وأقاربك سيتم تشخيصه بنوع من أنواع السرطان، وسيموت واحد منهم. |
Kanıtlar ateşin kaynağının bir çeşit zippo tarzı bir çakmak ile başladığını gösteriyor. | Open Subtitles | تشير الدلائل إلي أن مصدر الإشعال كان نوعاً من الولاعات من النوع المتقض. |
Ve böylece siber-suçlular CarderPlanet bir çeşit süpermarket olmaya başadı, | TED | و لذلك أصبح كاردر بلانت كنوع من المتاجر لمجرمي الانترنت. |
Bu bir çeşit kıyamet sonrası yük treni falan mı? | Open Subtitles | هل تلك هي أحد أنواع عربات قطار البريد الرهيبة ؟ |
Bugün sahilin yanında bir çeşit elmas soygunu vardı, tamam mı? | Open Subtitles | لقد كان هناك بعض من الماس قريب من الشاطئ اليوم, صح؟ |
bir çeşit uzun menzilli nakliye gemisinin mürettebatı falan mıyız? | Open Subtitles | أنحن طاقم سفينة شحن مسافرين نوعًا من المسارات طويلة المَدى؟ |
Çatıya gitmeden önce bir çeşit meditasyon müziği dinkediğini duydum. | Open Subtitles | سمعته يستمع لنوع من موسيقى التأمل ، قبل ذهابه للسطح |