Ne zaman oğlumdan bir mektup alsam, hayal edebileceğiniz en karanlık yerde görülen bir ışık demeti gibi geliyordu. | TED | ومنذ مدة كنت أود الحصول على رسالة من ابني، كانت مثل شعاع من الضوء في أحلك مكان يمكن تخيله. |
Tarif edemiyorum... parlayan bir ışık, duman veya başka bir şey... tümseğin orada alışılmadık bir şeyler... olduğunu hissetmeme yol açtı. | Open Subtitles | أنا غير قادر تماما على وصفها ومضة من الضوء أو الدخان أو شيء مما أشعرنى بأن شيئا ما خارج عن المألوف |
Apaydınlık bir ışık huzmesi merhametsizce daima aydınlatacak gölgeleri... | Open Subtitles | "الظلّ يزيد حلكة بينما يزيد الضوء بهاءً، *وكأنّهما وجهان لذات العملة |
Orada bir ışık var. Oraya gidip, nereden geldiğine bakmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | هناك ضوء فى البعد وسوف اقود الى هناك لأكتشف اين نحن |
- Albay. Senin bu duruma bir ışık tutabileceğini umuyordum. | Open Subtitles | كنت أتمنى أنه يمكنك تسليط بعض الضوء على الوضع هنا |
Kızın yaptığı müzik her şeyi, inanılmaz bir ışık gösterisine çevirdi. | Open Subtitles | الموسيقى التي كانت تعزفها لقد حولت كل شيء لعرض ضوئي مذهل |
Ama benim hayaletim ise öldüğünü ve sonra bir ışık çakması gördüğünü söyledi | Open Subtitles | ولكن شبحي قال انه مات وبعد ذلك كان هناك وميضا كبيرا من الضوء |
Ve ağaçların arasından göz kırpan güneş, sadece bir ışık demetidir. | Open Subtitles | والشمس التي تختلس النظر عبر الأشجار إنها فقط شعاع من الضوء. |
Sonra sen geliyorsun ve ufak bir ışık parlamasıyla sonsuza kadar sönüyor. | Open Subtitles | ومن ثم تأتي أنت وذلك الوميض الصغير من الضوء يتم إخماده للأبد |
Karanlıkken, bir boşlukta, bir insan gözlerinize doğru bir ışık tutarsa, onu göremezsiniz. | TED | عندما يكون هناك ظلام في مكان, إذا سلط شخص شعاع من الضوء على عينيكم مباشرةً فأنت لن تروه. |
bir ışık türünü diğerlerinden farklı kılan şey, dalga boyudur. | TED | الأمر الوحيد الذي يجعل نوعا من الضوء مختلفا عن غيره هو طول الموجة. |
Bir kez daha kapağı kaldırıp içine baktığında sıcak bir ışık demeti dışarı çıktı ve uzaklaştı. | TED | وعندما رفعت الغطاء مرة أخرى لتختلس النظر، ارتفع شعاع دافئ من الضوء ورفرف بعيدًا. |
Apaydınlık bir ışık huzmesi merhametsizce daima aydınlatacak gölgeleri... | Open Subtitles | "الظلّ يزيد حلكة بينما يزيد الضوء بهاءً، *وكأنّهما وجهان لذات العملة |
Apaydınlık bir ışık huzmesi merhametsizce daima aydınlatacak gölgeleri... | Open Subtitles | "الظلّ يزيد حلكة بينما يزيد الضوء بهاءً، *وكأنّهما وجهان لذات العملة |
Sonra ortaya elektronik aksamla çalışan her şeyi bozan parlak bir ışık çıktı. | Open Subtitles | و عندها كان هناك ضوء ساطع و اللذي أوقف جميع الإلكترونيات عن العمل |
Sabah, güneş ışığı aşağı parlayacak ilk büyüteç camında, shot bardağının altında bir ışık demeti odaklanması olur. | TED | في الصباح, ستشرق الشمس وتنعكس على أول عدسة مكبّرة, لتسليط شعاع ضوئي أسفل الكأس الزجاجية. |
Uzun bir tünelin sonunda parlak bir ışık vardı. | Open Subtitles | كان هناك ذلك الضوء اللامع فى نهاية نفق طويل |
Her bir ışık, ipek liflerle tavandan sarkıtılmış saydam salgı tüpünün içinde bulunan bir larvanın arka tarafından yayılmaktadır. | Open Subtitles | يأتي كلّ ضوء من النّهاية الخلفيّة ليرقة حيث يقبع في أنبوب شفّافي من المخاط يتدلّى من السّقف بخيوط حريريّة. |
Normal ışıktan daha yavaş hareket eden bir ışık fotonu yaptım. | Open Subtitles | لقد صنعتُ وحدة ضوئية التي أبطأت من سرعة سفر الضوء العادي |
Ama rüyamda anahtarı alıp mağara duvarındaki yuvaya koyuyorum ve parlak bir ışık beliriyor. | Open Subtitles | ولكني بأحلامي آخذ المفتاح وأضعه بشق جدار الكهف وأرى ضوءً براقاً |
Ama sıradan bir sekreter, ev hanımı ya da genç kendi sınırlı imkanıyla karanlık bir odada ufak bir ışık yakabilir. | Open Subtitles | لكن حتى سكرتيرة عادية أو ربة منزل او مراهقة يستطيع كل منهم بطريقته الخاصة البسيطة إضاءة ضوء صغير في غرفة مظلمة |
Sadece, sıcak, seni çağıran bir ışık görürsen, ona doğru gitme. | Open Subtitles | , لو أنك رأيت هذا الضوء اللامع الدافئ لا تذهب إليه |
Parlak bir ışık ve şiddetli bir ses oldu sonra birden ortadan kayboldun. | Open Subtitles | كان هنالك ضوء باهر وجلبة صاخبة، وبعدها... اختفيتَ ببساطة |
Geceleri o dar patikada yürümeye devam etmeye karar verdim ancak ilk defa bir ışık yakaladım. | TED | وكان هو قرار السير في ذلك الطريق الصعب. لكن للمرة الأولى، لمحت ومضة ضوء. |
Elektriğimiz olsa, çocuklarımızın hayatında bir ışık olurdu. | Open Subtitles | مع الكهرباء سيكون هناك نور في حياة اولادي |