Biz çok liberal bir şehirde yaşadık ve babam Demokrat Parti'de bir politikacıydı. | TED | كنا نعيش في مدينة ليبرالية جدًا و كان والدي سياسيًا تابعًا للحزب الديمقراطي. |
bir şehirde yaklaşık yirmi beş yıl boyunca polis memurluğu yaptım. | TED | أنا أعمل كضابطة شرطة في مدينة حضرية منذ حوالي 25 سنة. |
Bu taktik aslında 2014'te Ama adındaki bir şehirde bir seneliğine tutmuştu. | TED | هذا نجح بالفعل لمدّة عام في 2014 في بلدة تدعى آما. |
Ben büyük bir şehirde ilk gecemi geçirene kadar mutlu olmayacağım. | Open Subtitles | لن أكون سعيدة حتى أقضي أول ليلة لي في المدينة الكبيرة |
Kapıları kilitlemek zorundayız ve büyük bir şehirde kadınların yaptığı her şeyden sorumlu olacağız. | Open Subtitles | فمن الآن علينا إقفال الأبواب و القيام بكل تلك المسؤوليات التي على النساء فعلها في هذه المدينة |
Aynalarla, dükkân camlarıyla, camdan binalarla ve her türlü çelikle dolu bir şehirde yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت تعيش في مدينة من المرايا واجهات محلات ، مكاتب ذات واجهات زجاجية صلب مصقول |
Columbia'yı düşünüyorum. Büyük bir şehirde olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا أفكر في "كولومبيا" أنا حقاً أريد أن أكون في مدينةٍ كبيره |
İnternet evrensel bir fenomen ise ve evrensel bir şehirde yaşıyorsak, bu sadece okyanus altından geçen bunun gibi kablolar sayesindedir. | TED | إذا كانت الإنترنت ظاهرة عالمية وإذا كنا نعيش في قرية عالمية، فلأنه هناك أسلاكا تحت المحيط، أسلاك مثل هذه. |
Gezegenin çok geniş okyanuslarını ve ıssız ovalarını araştırdıktan sonra taş çok iyi korunan bir şehirde bulundu. | Open Subtitles | بعد البحث في محيطات الكوكب الكبيرة, وسهوله الجرداء تم تحديد الحجر داخل مدينة محصنة جيداً |
Ben insanların öldürülüp, çöp gibi sokağa atıldığı bir şehirde yaşayabilecek gibi hissetmiyordum. | TED | لم أعتقده أنه بإمكاني العيش في مدينة حيث يقتل الناس ويرمون كالنفايات في الشارع. |
Bu işi kuzeyde duvarlarla kuşatılmış nehir kıyısında bir şehirde buldu. | Open Subtitles | ،وعثر عليها في الشمال في مدينة محاطة بالأسوار على ضفاف نهر |
10 milyon kişinin yaşadığı bir şehirde nükleer bomba mı patlatacaktın? | Open Subtitles | وكنت تريدين تفجير قنبلة نووية في مدينة تحتوي على ملايين الناس |
"Sefalet çeken sanatçılarla dolu bir şehirde oyuncu bulmak zor değildi." | Open Subtitles | لم يكن البحث عن الممثلين صعباً في مدينة مليئة بالممثلين الفقراء |
bir şehirde bu kadar çok külüstür bir arada olmaz. | Open Subtitles | لا ترى هذا العدد من السيارات الفاشلة في مدينة واحدة |
Yabancı bir şehirde kaderine terkedildiğinde çocuk ne konuşabiliyor ne de yürüyebiliyordu. | Open Subtitles | وُجد متروكاً ليواجه مصيره في بلدة غريبة عنه مع أن هذا الشاب لا يمكنه الكلام ولا المشي. |
Doğru. Yabancı bir şehirde ne yapar insan? | Open Subtitles | هذا صحيح، مالذي تستطيع عمله في بلدة غريبة؟ |
İnsanların metroda mastürbasyon yaptığı bir şehirde ilk görüşte aşka nasıl inanabilirsiniz ki? | Open Subtitles | كيف يمكنك أن تعتقد في الحب من أول نظرة في المدينة حيث نفضة الناس من عليك في مترو الانفاق؟ |
Olumsuzculuğun günlük hayatın büyük bir parçası olduğu bir şehirde "ilk randevu havası"na girmekten daha iyi gelen bir şey yoktur. | Open Subtitles | في المدينة حيث السخرية هو السائد كما الباشمينا، لا يوجد شيء أكثر أملا من يستعد لتاريخ الأول. |
Ve seni burada çökmekte olan bir şehirde, fare yuvasında yaşatıyordur. | Open Subtitles | في هذه المدينة المنحلّة تعيشين في جحر فئران |
8 milyonluk bir şehirde onun çalıştığı kulübe gittin. | Open Subtitles | في مدينة من ثمان مليون ، حدث فقط أن دخلت لنادٍ تعمل به ؟ |
Tabi. 35 milyon kilometrekare kanalizasyonu olan bir şehirde! | Open Subtitles | أكيد ، فى مدينة بها 14 مليون متر مربع من المجارى |