| Sözünü ettiğimiz kullanılmış bir araba değil. Bebeğimizden söz ediyoruz. | Open Subtitles | هذه ليست سيارة مستعملة التي نتحدث عنها , إنه طفلنا |
| O anki heyecanda o, bir araba değil, malın olur. | Open Subtitles | في حرارة اللحظة, انها ليست سيارة انه شعور يستحوذ عليك والناس سوف تقاتل دون ان تدرك بماذا يجازفون |
| - Bu hoş bir araba değil, dostum. - Bu bir klasik. | Open Subtitles | هذه ليست سيارة رائعة يا رفيقى انها كلاسيكية |
| Bir partide hakkında bahsedebileceğiniz bir araba değil tabii ki birine bakmak için girmemişseniz. | Open Subtitles | تلك ليست سيارة يسعك قيادتها إلى حفل، ما لم يكن في نفسك مآرب أخرى |
| Lily, yanında Theresa'yı verdikleri bir araba değil. | Open Subtitles | (ليلي) ليست مجرد سيارة تتشاركها مع (تيريزا) |
| Bu araç hakkında düşündüğüm şey, çok iyi görünümlü bir araba değil ve biraz pahalı ancak bir Boxer motoru taşıyor. | Open Subtitles | مشكلتها، أنها ليست سيارة جميلة وثمنها باهظٌ قليلاً، لكنها مزودة بمحركٍ أفقي الإسطوانات |
| Sorun değil. Pahalı bir araba değil. Gidin lütfen. | Open Subtitles | إنها ليست سيارة باهظة الثمن ارحل من فضلك |
| Bu bir araba değil sayın yargıç bu bir embriyo. | Open Subtitles | انها ليست سيارة يا حضرة القاضي انها خلية بويضه |
| Çünkü çocuğunuz kiralık bir araba değil. | Open Subtitles | لأن طفلتكم ليست سيارة مستأجرة. |
| ─ "Yeni bir arabamız var." ─ Tam olarak bir araba değil, değil mi? | Open Subtitles | قائلين انها سيارتهم الجديدة - انها ليست سيارة اليس كذلك ؟ - |
| Kabul ediyorum, bu, sessiz bir araba değil. | Open Subtitles | أنا أعترف، هذه ليست سيارة هادئة. |
| - Hey, bu bir araba değil. - Bu bir sanat eseri. | Open Subtitles | مذهل، إنها ليست سيارة. |
| O bir araba değil. | Open Subtitles | إنّها ليست سيارة |
| - Bu bir araba değil. | Open Subtitles | - إنها ليست سيارة.. |
| Bu bir araba değil. | Open Subtitles | --هذه ليست سيارة |
| Bu bir araba değil. | Open Subtitles | هذه ليست سيارة |