Nedenini bilmiyorum ama, gelip seninle konuşmak için bir bahaneye ihtiyacım varmış gibi geldi. | Open Subtitles | لا أعرف لماذا، لكنني شعرت أنني بحاجة لعذر لآتي وأتحدث معك |
Bunun için bir bahaneye ihtiyacın var. Ama kanser bir abartı oldu. | Open Subtitles | تحتاج لعذر السرطان قد يكون مبالغة بالأمر |
Seni oryantasyonda görmüştüm ve seninle tanışmak için bir bahaneye ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | لقد رأيتك في حفل الطلاب الجدد واحتجت لعذر حتى أقابلك |
Umarım sahiden sarhoşsundur. Çünkü özür dilerken bir bahaneye ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | آمل أنكِ ثملة للغاية؛ لأنكِ ستحتاجين لعذر. |
Oradan çıkman için bir bahaneye ihtiyacın olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | ـ ظننت انك بحاجة لعذر ما للخروج من هناك |
Clark, artık birlikte olmadığımızın farkındayım.... ...fakat beni gelip görmen için, herhangi bir bahaneye ihtiyacın yok. | Open Subtitles | (كلارك) أعرف أننا لم نعد معاً ولكنك لاتحتاج لعذر لكي تأتي لرؤيتي |
Evet, çok büyük bir bahaneye ihtiyacın olurdu. | Open Subtitles | نعم,أنتِ بحاجة لعذر كبير |
Onu görmek için yeni bir bahaneye ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | ستحتاج لعذر جديد لتراها |
Onu görmek için yeni bir bahaneye ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | و ستحتاج لعذر جديد لتراها |