Ya da ne istediğimi bilmiyorsam küçük bir dükkana giderim bu işimi görür. | Open Subtitles | حتى احصل على افضل سعر او لا أعرف مأريد واذهب لمتجر صغير |
Sıradan bir dükkana girdi ve dolaptan içecek bir şeyler aldı. | Open Subtitles | دخلت لمتجر و تناولت مشروبا من البراد مباشرة |
Öylece bir dükkana girip alabileceğimiz bir şey değil. | Open Subtitles | ولا يبدو أن بوسعنا الدخول لمتجر واختيار واحد |
Onu tezgahın arkasında sinirlenmeyen bir satıcının olduğu bir dükkana götüreceğim. 38 dolar da bana kalacak. | Open Subtitles | وآخذها إلى متجر آخر يكون المسؤول عنه شخص ليس لديه رغبة في الموت وبذلك أربح 38 دولار دون مجهود |
- Yani şahıslardan mı alıyorsunuz, yoksa Queens'de bir dükkana gidip oradan mı seçiyorsunuz? | Open Subtitles | أعنى من أفراد أم متجر آخر من أفراد |
Amerika da bir dükkana girsem, benim için su almak oldukça kolay şişelerin dolumu Fiji de yapılır, büyük paralar karşılığında gemiyle Amerikaya gönderilir. | TED | لو ذهبت لمتجر في الولايات المتحدة، سيكون سهلا جدا، جدا بالنسبة لي أن أشتري مياها معبأة في فيجي، مشحونة بتكلفة عالية للولايات المتحدة. |
Şehirde temin eden çok fazla tedarikçi yok ama seri numarasını araştırdın ve şehrin yukarı yakasında ordu eşyaları satan bir dükkana denk geldim. | Open Subtitles | ليس الكثير من الموردين في المدينة يعرضونه لكنني كنت قادراً على تعقب الرقم التسلسلي يعود لمتجر مؤن حربية/بحرية في الجزء الأعلى من المدينة |