Öyle olsaydın ihtiyaçlarını karşılayamayan, hırpani bir dilenci olamazdın. | Open Subtitles | حتى اٍذا اٍحتجت خادما فلن يمكننى تحمل ذلك و اذا اٍستطعت أن أتحمله ، فلن أوظف متسول رث الثياب |
Sevgilisiyle kaçan birinin şoku duyması farklı piyangoyu kazanan bir dilenci için farklı olur. | Open Subtitles | صدمة رجل فقد عزيزاً لديه تختلف عن صدمة رجل سمع عن فوز متسول بجائزة يانصيب ضخمة |
- O yalnızca bir dilenci. - Onu bağışlayın efendi Rayden. | Open Subtitles | ـ إنه مجرد متسول ـ أعفه يا سيدي رايدن |
Hasta, endişeli ve bir dilenci kadar fakirim. | Open Subtitles | أنا فقير متلهّف مريض كشحاذ. |
Hasta, endişeli ve bir dilenci kadar fakirim. | Open Subtitles | أنا فقير متلهّف مريض كشحاذ. |
Günlerden bir gün saraya kirli bir dilenci geldi. | Open Subtitles | في احد الايام متسول دخل إلى القصر |
Bundan dolayı üstün tanrı bazen sol elinde altın kasesini tutarken sağ eliyle güven ve teminat işareti olan abhaya mudra yapan ve Annapurna'nın insafına kalmış fakir bir dilenci olarak resmedilir. | TED | ولذلك، و في بعض الأحيان يُصور الإله الأعلى على هيئة شخص متسول فقير تحت رحمة أنابورنا؛ والتي تحمل صحنها الذهبي في اليد اليسرى، بينما يدها اليمنى في وضعية أبهايا مودرا-- وهو رمز الطمأنينة والأمان. |
bir dilenci şişeden çıkan bir cinle karşılaşır ve bir dilekle ödüllendirilir. | Open Subtitles | عن متسول حرر جنياً من زجاجة |
Baba, dışarıda yarı baygın bir dilenci var. | Open Subtitles | أبّي، هنالك متسول فاقد الوعيّ |
Baba, dışarıda yarı baygın bir dilenci var. | Open Subtitles | أبّي، هنالك متسول فاقد الوعيّ |
Sen evsiz bir dilenci misin? | Open Subtitles | أنت متسول بلا مأوى؟ |
- Bahçede bir dilenci var. | Open Subtitles | هناك متسول في الحديقة |
Sadece bir dilenci. | Open Subtitles | - لا احد سيدي مجرد متسول - |
Sahib, ben basit bir dilenci değilim. | Open Subtitles | انا لست متسول يا صاحب . |
Su kösede bir dilenci oturuyor | Open Subtitles | هناك متسول يجلس عند الزاوية ! |
Sadece bir dilenci. | Open Subtitles | مجرد متسول |
Korsan bir dilenci mi? | Open Subtitles | متسول قرصان؟ |