Kendisini oldukça ilginç bir duruma düşürmüş, değil mi Roz? | Open Subtitles | انها حقا في موقف مثير للاهتمام الا تظنين هذا ياروز؟ |
"Senden faydalandım, her doktorun kabusu olabilecek bir duruma soktum." | Open Subtitles | لقد قمت باستغلالك ووضعتك في موقف يمثّل كابوساً لأي طبيب |
Kendini tekrar bu çeşit bir duruma sokmaya hazır olduğuna emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك مستعد لتضع نفسك في موقف كهذا مرة أخرى؟ |
Örneğin, kaba yöneticilerle, güçsüz bir duruma düşünce ya da bir şeye ihtiyaç duyunca bu onlara acıtarak döner. | TED | كمثال، مع المديرين التنفيذيين الأفظاظ، يعود ذلك ليؤذيهم عندما يكونون في موضع ضعف أو بحاجة لشيء ما. |
Kayınpederim hastalandığı için kafa karıştırıcı bir duruma mahsur kalacaksın. | Open Subtitles | ، حيث أن حماي إنهار فستكونين في موقف محير وصعب |
Ama beni ve ülkeyi çok zor bir duruma soktun. | Open Subtitles | ولكنك وضعتني انا وهذا البلد في موقف في غاية الصعوبة |
Ya ona güveneceğim ya da çocuğu her şeyini kaybedeceği bir duruma sokacağım. | Open Subtitles | أنا أثق به أو أضع الرجل في موقف يمكن ان يخسر كل شيء |
Fakat bu sizi güvende tutmaz çünkü sadece internete bağlanarak ister kabul et, ister etme gibi imkânsız bir duruma sokulursunuz. | TED | لكن هذا لن يبقيك بمأمن من الخطر، لأنه ببساطة عندما تتصل بالشبكة، سوف توضع في موقف صعب جدًا "خذ أو أترك". |
Zor bir karar verseniz bile bu sizi daha zor bir duruma sokabilir. | Open Subtitles | ،حتى بعدما تقومي بقرار صعب ربما هذا يضعكِ في موقف أكثر صعوبة |
Beni can sıkıcı bir duruma düşürdüler, ancak senden bu parayı istemek durumundayım. | Open Subtitles | وضعوني في موقف محرج لكنني مضطر أن اطلبك ذلك المال |
Tamam, onunla konuşurum ama beni çok zor bir duruma sokuyorsun. | Open Subtitles | حسناً، سأكلّمه، ولكنك تضعني في موقف معقد |
Şahane bir mala sahip olduğunu duyduysa bunun onu rahatsız edici bir duruma sokabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | وهذا يضعا في موقف محرج أشك في أنها لوسمعت من يقول ..أنها فتاة مثيرة |
Onları özenle hazırlanmış, egzotik ölümü tadacakları... kolay kaçılabilitesi olan bir duruma sokacağım. | Open Subtitles | سأضعه في موقف يسهل الهروب منه, يحتوي على ميتة معقدة و معتادة |
Sosyal bir duruma girdiğimde genelde çok gergin ve heyecanlı oluyorum. | Open Subtitles | عندما أكون في موقف اجتماعي أشعر عادة أني عصبي جداً و قلق خاصة عندما أكون بين الناس |
Çünkü her karşılaşmamızda kendini öyle bir duruma sokuyorsun ki çıkarman gerekiyor. | Open Subtitles | لأنه كلما التقينا تضعين نفسك في موقف يحتم عليك خلعها |
Beni çok zor bir duruma sokuyorsun. | Open Subtitles | كما ترى ,أنت تضعني في موقف شديد الحساسية |
Beni, hiçbir seçeneğim olmadığı bir duruma soktun. | Open Subtitles | لقد وضعتِني في موضع حيث لم يكن لديّ أي خيار |
- Kendini çok korkunç bir duruma soktu. | Open Subtitles | إنّه أمر فظيع ، كونه يضع نفسه في موقفٍ كهذا أجل |
Size şunu söyleyeyim Bay Kralik, bir gün hiç çalışmak zorunda kalmayacağım bir duruma gelebilirim. | Open Subtitles | سيد " كراليك " ، سيجئ يوم أكون فيه فى وضع |
Her şeyi bildiğimizi sanıyorduk ama birkez daha, çok karmaşık bir duruma bakıyorduk. | Open Subtitles | إعتقدنا بأنّنا عرفناه كلهّ لكن ثانية ، كنّا ننظر في حالة معقّدة جدا |
Önemsiz bireylerin kontrolünün ötesine geçen bir duruma yakalandılar. | Open Subtitles | عُلق في موضع والذي قد مر إلى أبعد من السيطرة الفردية |
Jesus'u ailesi hakkında kötü bir şey duyabileceği veya annelerinin ilişkisinin Tanrı'nın gözünde günah olduğu bir duruma sokmak istemiyoruz. | Open Subtitles | لا نريد أن نضع هيسس في موقف حيث يسمع أي شيء سلبي عن عائلته أو أنه علاقة أمّيه هي خطأ في نظرة الإله |
Bu da beni çok tatsız bir duruma sokuyor. | Open Subtitles | و هذا يضعني في موقف غريب فعلاً موقف غريب؟ |