"bir duruma" - Traduction Turc en Arabe

• في موقف
• في موضع
• في موقفٍ
• فى وضع
• حالة
• موضع والذي
• موقف حيث
• موقف غريب

Kendisini oldukça ilginç bir duruma düşürmüş, değil mi Roz?
انها حقا في موقف مثير للاهتمام الا تظنين هذا ياروز؟

"Senden faydalandım, her doktorun kabusu olabilecek bir duruma soktum."
لقد قمت باستغلالك ووضعتك في موقف يمثّل كابوساً لأي طبيب

Kendini tekrar bu çeşit bir duruma sokmaya hazır olduğuna emin misin?
هل أنت متأكد أنك مستعد لتضع نفسك في موقف كهذا مرة أخرى؟

Örneğin, kaba yöneticilerle, güçsüz bir duruma düşünce ya da bir şeye ihtiyaç duyunca bu onlara acıtarak döner.
كمثال، مع المديرين التنفيذيين الأفظاظ، يعود ذلك ليؤذيهم عندما يكونون في موضع ضعف أو بحاجة لشيء ما.

Kayınpederim hastalandığı için kafa karıştırıcı bir duruma mahsur kalacaksın.
، حيث أن حماي إنهار فستكونين في موقف محير وصعب

Ama beni ve ülkeyi çok zor bir duruma soktun.
ولكنك وضعتني انا وهذا البلد في موقف في غاية الصعوبة

Ya ona güveneceğim ya da çocuğu her şeyini kaybedeceği bir duruma sokacağım.
أنا أثق به أو أضع الرجل في موقف يمكن ان يخسر كل شيء

Fakat bu sizi güvende tutmaz çünkü sadece internete bağlanarak ister kabul et, ister etme gibi imkânsız bir duruma sokulursunuz.
لكن هذا لن يبقيك بمأمن من الخطر، لأنه ببساطة عندما تتصل بالشبكة، سوف توضع في موقف صعب جدًا "خذ أو أترك".

Zor bir karar verseniz bile bu sizi daha zor bir duruma sokabilir.
،حتى بعدما تقومي بقرار صعب ربما هذا يضعكِ في موقف أكثر صعوبة

Beni can sıkıcı bir duruma düşürdüler, ancak senden bu parayı istemek durumundayım.
وضعوني في موقف محرج لكنني مضطر أن اطلبك ذلك المال

Tamam, onunla konuşurum ama beni çok zor bir duruma sokuyorsun.
حسناً، سأكلّمه، ولكنك تضعني في موقف معقد

Şahane bir mala sahip olduğunu duyduysa bunun onu rahatsız edici bir duruma sokabileceğini sanmıyorum.
وهذا يضعا في موقف محرج أشك في أنها لوسمعت من يقول ..أنها فتاة مثيرة

Onları özenle hazırlanmış, egzotik ölümü tadacakları... kolay kaçılabilitesi olan bir duruma sokacağım.
سأضعه في موقف يسهل الهروب منه, يحتوي على ميتة معقدة و معتادة

Sosyal bir duruma girdiğimde genelde çok gergin ve heyecanlı oluyorum.
عندما أكون في موقف اجتماعي أشعر عادة أني عصبي جداً و قلق خاصة عندما أكون بين الناس

Çünkü her karşılaşmamızda kendini öyle bir duruma sokuyorsun ki çıkarman gerekiyor.
لأنه كلما التقينا تضعين نفسك في موقف يحتم عليك خلعها

Beni çok zor bir duruma sokuyorsun.
كما ترى ,أنت تضعني في موقف شديد الحساسية

Beni, hiçbir seçeneğim olmadığı bir duruma soktun.
لقد وضعتِني في موضع حيث لم يكن لديّ أي خيار

- Kendini çok korkunç bir duruma soktu.
إنّه أمر فظيع ، كونه يضع نفسه في موقفٍ كهذا أجل

Size şunu söyleyeyim Bay Kralik, bir gün hiç çalışmak zorunda kalmayacağım bir duruma gelebilirim.
سيد " كراليك " ، سيجئ يوم أكون فيه فى وضع

Her şeyi bildiğimizi sanıyorduk ama birkez daha, çok karmaşık bir duruma bakıyorduk.
إعتقدنا بأنّنا عرفناه كلهّ لكن ثانية ، كنّا ننظر في حالة معقّدة جدا

Önemsiz bireylerin kontrolünün ötesine geçen bir duruma yakalandılar.
عُلق في موضع والذي قد مر إلى أبعد من السيطرة الفردية

Jesus'u ailesi hakkında kötü bir şey duyabileceği veya annelerinin ilişkisinin Tanrı'nın gözünde günah olduğu bir duruma sokmak istemiyoruz.
لا نريد أن نضع هيسس في موقف حيث يسمع أي شيء سلبي عن عائلته أو أنه علاقة أمّيه هي خطأ في نظرة الإله

Bu da beni çok tatsız bir duruma sokuyor.
و هذا يضعني في موقف غريب فعلاً موقف غريب؟