Seri katil hediyelik eşyaları konusunda büyük bir endüstri var. | Open Subtitles | هناك صناعة قائمة بالكامل على مؤثرات القتلة المتسلسلين و متعلقاتهم |
Kentlerde, kişisel depolama adı altında 22 milyar dolarlık, 2.2 milyar fit karelik yeni bir endüstri dalı var artık. | TED | فهناك صناعة جديدة في المدينة كلفتنا 22 بليون دولار وتمتد على 2.2 بليون قدم مربع : صناعة التخزين الشخصي |
Büyük beden modası 18 milyar dolarlık bir endüstri. | TED | يعتبر مجال الموضة للمقاسات الكبيرة صناعة تقدّر بحوالي 18 مليار دولار |
Aslında, çevremizde bizi dijital ormanlar aracılığıyla takip ederek ve her birimizden profil derleyerek şekillenen yekpare bir endüstri var. | TED | وفي الواقع، هناك صناعة كاملة تتشكل حول متابعتنا بواسطة الغابات الرقمية وتجميع ملف تعريفي عن كل واحد منا. |
Dediğim gibi bu, 5 milyar dolarlık bir endüstri. | TED | وكما قلت, انه نشاط بقيمة ٥ مليارات دولار. |
Tıp alanının ötesinde, biyofabrikasyon aynı zamanda insancıl, sürdürülebilir ve ölçeklenebilir bir endüstri olanağı sağlayabilir. | TED | و الفبركة الحيوية يمكن ان تصبح صناعة جديدة إنسانية ومستدامة وقابلة للتطوير. |
Bu 4 milyar dolarlık bir endüstri, bir Brezilya yılanına dayanıyor ve Brezilyalılar bundan tek kuruş bile kazanmıyorlar. | TED | وهي صناعة بقيمة 4 مليار دولار تقوم على سم أفعى برازيلية بينما لم يحصل البرازيليون على قرشٍ واحد. |
Genel utandırmanın bir ticari mal ve utancın bir endüstri olduğu bir pazar yeri ortaya çıktı. | TED | وقد ظهرت سوق جديدة حيث الإذلال العلني يعتبر سلعة و الإفتضاح صناعة. |
Amatörler için bir platform olarak başlayan şey multimilyar dolarlık bir endüstri olmaya hazır durumda. | TED | ما بدأ كقاعدة للهواة يقف اليوم ليصبح صناعة تبلغ عدة مليارات من الدولارات. |
Görünen o ki özellikle bir endüstri alanında bu çok sık, oldukça düzenli oluyor, ekran merkezli teknoloji sanayiinde yani. | TED | اتضح أن هنالك صناعة واحدة يتحقق فيها هذا الأمر بطريقة شائعة، بطريقة منتظمة جدا، وهي صناعة التكنولوجيا المرتكزة على الشاشات. |
Nollywood dünyanın bu bölgesinde henüz dünyaya gelmiş harika bir endüstri. | TED | نوليود صناعة رائعة ولدت للتو في هذا الجزء من العالم. |
İnsanların yüzüne gülücük konduran bir endüstri varsa, işte o Nollywood'dur. | TED | إذا كان لديك صناعة يمكن أن تضع الإبتسامة على وجوه الناس, تلك هي نوليود. |
265 milyon dolarlık bir endüstri ve hızla da büyüyor. | TED | انها صناعة بقيمة 265،000،000 دولار وانها تتزايد بسرعة. |
Ve bu fikir üstüne büyük bir endüstri inşa edebilirsin. | TED | ويمكنك ان تبني صناعة كاملة على هذه الفكرة |
Artık bu dili kullanan yepyeni bir endüstri var. | TED | بل هناك صناعة جديدة كلياً تستخدم هذه اللغة الآن. |
Ben de senin gibiydim; yüzme havuzu olan bir ev ve film yıldızları ile çıkma hayali kuruyordum ama gerçekten sıkıcı, pis ve iğrenç bir endüstri. | Open Subtitles | كنت مثلك، لقد حلمت بمنزل به حمّام سباحة، يثير نجوم السينما، ولكنه حقًا ممل، مقرف، هزلي، صناعة سيئة. |
Kötü hediyeler diye koca bir endüstri vardır. | Open Subtitles | هناك صناعة كاملة للهدايا السخيفة، كل تلك الهدايا التنفيذية |
Evet, gençliği satabilmek için koca bir endüstri kolu yarattılar. | Open Subtitles | لقد إخترعوا صناعة كاملة لمحاولة إستعادة شبابهم الذي بددوه |
Muazzam endüstrilerimiz var halkla ilişkiler endüstrisi dev bir endüstri reklamcılık vesaire tüm bunlar insanları bebeklikten itibaren istenen kalıba sokmak için tasarlanmış. | Open Subtitles | لدينا صناعات ضخمة صناعة العلاقات العامة الصناعة المتوحشة الدعاية وهلم جرا من الأشياء التي تستهدف |