Ödemeni aldığında bu sefer çok büyük bir fark olacak. | Open Subtitles | عندما تذهب لتقبض راتبك المرة القادمة سيكون هناك فرق كبير |
Kafamın içinde olmuş ya da olmamış, bir fark yok. | Open Subtitles | سواء كانت في رأسي أو لا، هذا لا يحدث فرقا |
Eğer bir fark yaratabiliyorsam, bir fark yaratabilecek bir durumda olmayı düşlüyorum. | TED | انت تعلم, يمكنك إحداث الفارق, آأمل ان تكون لدي القدرة على ذلك |
Ama onlarla bizim aramızda bir fark olduğunu da öğrendim. | Open Subtitles | لكن عرفت أيضا ً أن هناك فارق بيننا و بينهـم |
Fakat ikimizin arasında bir fark var. Ben neden burada olduğumu açıklayabilirim. | Open Subtitles | ولكن الفرق بينى وبينك هو أنني أستطيع أن أفسر سبب وجودي هنا |
Seninle, tanıştığım diğer John Sheppard arasında fazla bir fark olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هناك فرق كبير بينك وبين جون شيبرد الذي قابلتة |
Ve artık siyah çocuklar ve beyaz çocukların aileleri arasında istatiksel bir fark da yok. | TED | ولا يوجد هناك فرق احصائي بين الاباء البيض والاباء السود. |
Atomlarla moleküller arasında açık bir fark yoktu. | TED | لم يكن هناك فرق واضح بين الذرات والجزيئات. |
Kısaca, vergilerdeki bu küçük indirim, devlet okullarında büyük bir fark meydana getirecektir. | Open Subtitles | باختصار هذه الزيادة الضريبية البسيطة يمكن أن تحدث فرقا كبيرا في مدارسنا العامّة |
Onun resimlerinin hepsini çekmeyece kaldırdım ve kilitledim, ...sanki bir fark yaratacakmış gibi. | Open Subtitles | وضعت جميع صور زوجي في درج و أغلقته و كأن هذا سيصنع فرقا |
Ve öyle görülüyorki bu fiziki sosyal ifade biçimi gerçekten bir fark yaratıyor. | TED | اذن يبدو مثل تجسيد مادي للاجتماعية في الواقع يصنع فرقا بحق |
Bu törende daha önce 2014 yılındaki kadar büyük bir fark olmadı. | Open Subtitles | لم يكن الفارق بهذه الدرجة كما هو الحال في هذه السنة، سنة2014 |
Lisans eğitimini tamamlamak ve diğer eğitim programları arasında erkeklerin kızların gerisinde kalması arasında %10luk bir fark var. | TED | هناك فارق 10 بالمئة في الحصول على درجة البكالوريوس وجميع البرامج العليا، بتقدم البنات على الأولاد. |
Eğer her birimiz üzerimize düşen görevi yaparsak birlikte bir fark yaratabilir ve penguenlerin neslinin tükenmesine engel olabiliriz. | TED | فإذا قام كل منا بدوره يمكننا معًا أن نحدث الفرق وننقذ البطاريق من الانقراض |
Çoğu kez erkekler ve kadınlar arasında bir fark görürüz ve "Biyolojik sebep. Cinsiyet konusunda temel farklar var." diye düşünürüz. | TED | كثيراً ما نرى اختلافاً بين رجل وامرأة، أو رجال ونساء، ونعتقد "أن السبب بيولوجي. أنه يوجد شيء مختلف جذرياً حول الجنسين" |
Kira ödüyorlar, sorumlulukları var, toplumun bir parçasılar, dünyada bir fark yaratmak istiyorlar. | TED | لديهم مدفوعات الإيجار، ولديهم التزامات، إنهم أعضاء في المجتمع، إنهم يريدون صنع فرق في العالم. |
bir fark yaratmak istiyor. | Open Subtitles | ترغبُ في إحداثِ فرق إيجابيّ. |
Senin için ise çok önemli bir fark var. | Open Subtitles | بالنسبة لك ، يبدو أن هناك على الأقل فرق واحد |
O yaptığınla şikayet ettiğin şey arasında bir fark var mı gerçekten? | Open Subtitles | هل هناك فارق بين هذا و بين ما تشكين منه؟ |
Bunun fazla bir fark yaratacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | و لا أعتقد بأن هذا سيشكل فرقاً |
Benim için, özel hayatımla herkesin görebildiği hayatım arasında bir fark yok. | Open Subtitles | حسنا بالنسبة الي لا يوجد أي اختلاف حياة خاصة أو حياة عامة |
Bunu sana açıklayabilirim ama bir fark yaratmayacak. | Open Subtitles | بإمكاني ان افسر السبب ولكن هذا لن يشكل أي فارق |
♪ I benim koku gerçek bir fark yaratacaktır biliyoruz. ♪ | Open Subtitles | سأطلقها إلى العالم أعلم أن عطري سيحدث إختلافاً جذرياً |
Hayır, sadece çıldırmakla kimliğinin elinden alınması arasında bir fark olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | فقط اعتقد انه يوجد اختلاف بين الجنون .. وبين سرقة شخصيتك |