Aslında bu yeni bir haber değil. İçersen sarhoş olursun. | Open Subtitles | هذا ليس خبراً عاجلاً، حين يشرب المرء، فهو يثمل. |
Telefonda verilecek bir haber değil bu, yüz yüze verilecek bir haber. | Open Subtitles | هذا ليس خبراً يمكنني قوله عبر الهاتف هذا خبر يجب أن أقوله وجهاً لوجه |
Bu tam olarak iyi bir haber değil. | Open Subtitles | هذا ليس خبراً سعيداً |
O bir haber değil. | Open Subtitles | إنها ليست بأخبار |
Bu yeni bir haber değil. | Open Subtitles | تلك ليست بأخبار! |
Üçüncüsü ve en önemlisi, bu kötü bir haber değil. | Open Subtitles | وثالثاً وهو الأهم إنها ليست أخبار سيئة لهذا الحد |
Korkarım bu iyi bir haber değil. | Open Subtitles | إنها ليست أخباراً جيدة كما أخشى |
İyi bir haber değil mi? | Open Subtitles | ليس خبراً سعيداً؟ |
Clark, sen başka bir gezegendensin. Bu yeni bir haber değil. | Open Subtitles | (كلارك)، أنت من كوكب آخر، هذا ليس خبراً عاجلاً |
Ayrıca Parker geri döndü. Bu tam olarak iyi bir haber değil. | Open Subtitles | ولكن مرحىً، لقد عادت (باركر) هذا ليس خبراً جيّداً تماماً |
Yeni bir haber değil. | Open Subtitles | ليس خبراً جديداً بالنسبة لي |
Biliyorum bu iyi bir haber değil ama. Asıl iyi olan haber sizi yarı fiyatına satın almam, yani oldukça ucuza | Open Subtitles | وهذه ليست أخبار جيدة الجيد أنني أخذتكم اثنان مقابل سعر واحد |
Bu hiç de iyi bir haber değil. | Open Subtitles | هذه ليست أخبار سارة |
Kötü bir haber değil. | Open Subtitles | إنها ليست أخباراً سيئة. |
- Bu yeni bir haber değil. | Open Subtitles | -هذه ليست أخباراً جديدة |