Bu kadının ender görülen bir hastalığı var. 9 saat boyunca acılar çekti. | Open Subtitles | هذه المرأة تعاني من مرض نادر عانت من عذاب الموت وسكراته لتسع ساعات |
Aşılar, çiçek hastalığı gibi korkunç bir hastalığı gezegenden yok ederken kızamık, boğmaca, çocuk felci ve bir çok hastalıklardan kaynaklı ölüm oranlarını da ciddi bir oranda azaltmıştır. | TED | فتمكنت اللقاحات من تطهير الكوكب من مرض رهيب مثل الجدري وساعدت على تقليل عدد الوفيات بشكل كبير بالنسبة لأمراض أخرى مثل الحصبة، والسعال الديكي، وشلل الأطفال، وأمراض أخرى كثيرة. |
Ve bu da bizi bugün öne çıkaracağım ilk probleme getiriyor, sivri sinekler tarafından yayılan ölümcül bir hastalığı nasıl durdururuz? | TED | وهذا يوصلنا إلى المشكلة الأولى التي سأثيرها هذا الصباح والتي تتعلق بكيفية إيقاف ذلك المرض القاتل الذي ينتشر عن طريق البعوض؟ |
Doğal olarak, bir hastalığı önlemenin bir yolu, onu tedavi edecek elli yola bedeldir. | Open Subtitles | فالأكيد أن طريقة واحدة للوقاية من المرض تعادل 50 طريقة للعلاج |
Kronik bir hastalığı olduğu için nabzı yüksekti. | Open Subtitles | إحتمال أن يكون لديه مرض مزمن خاصة مع ضربات القلب السريعة |
İyi haber, otoimmün bir hastalığı yok yani kemik iliğine ihtiyacı yok, bu yüzden radyasyonu durdurduk. | Open Subtitles | الأخبار الجيدة هي أنه ليس لديها مرض مناعة ذاتية لذا فلا تحتاج لزراعة نخاع و أوقفنا الإشعاع بالوقت المناسب |
Eğer liderin ciddi bir hastalığı var ise, ...ortakların bunu bilmeye hakkı var. | Open Subtitles | ولحاملي الأسهم الحق في معرفة إن كان قائدهم يواجه مرضًا خطيرًا |
Eğer birinci derece bir hastalığı varsa serbest kalması ilaçlarını kullandığı ölçüde önemlidir. | Open Subtitles | تعرف ان كان لديها اختلال من النمط الاول فإن إطلاق سراحها لن يكون بنفس أهمية كونها تتناول أدويتها او لا |
Paula'nın böyle davranmasına neden olan bir hastalığı olduğunu mu düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | هل تعتقدون أن بولا كان لديها نوعا ما من مرض الذي جعلها تتصرف على هذا النحو؟ |
bir hastalığı varsa... Bu bir hastalık, değil mi? | Open Subtitles | إذا كان يعاني من مرض إنه مرض، أليس كذلك ؟ |
Savunma mekanizmasını engelleyen nadir bir hastalığı var. | Open Subtitles | تـُعاني من مرض نادر، يضعـِف من قـُدراتها الدفاعية. |
Bu genç adamın von Hippel-Lindau denen bir hastalığı var. | Open Subtitles | هذا الشاب يعاني من مرض يدعى "فون هيبل ليندو " |
Tedavisi olmayan bir hastalığı var ama mucizevî bir şekilde iyileşiyor. | Open Subtitles | كانت تعانى من مرض عضال وتم شفائها بطريقه إعجازيه؟ |
Kuzenimin nadir görülen bir hastalığı var. | Open Subtitles | عليّ أن أكون مع ابنة عمّي لديها هذا المرض النادر الذي يجعلك تتقيّأ |
bir hastalığı ortaya çıkan kişinin sıkça sorduğu doğru düşünce yöntemleriyle, bunu yenip yenemeyeceğidir? | Open Subtitles | والسؤال الذي يـُطرََح كثيرا هو أنه عندما تظهر بوادر المرض على هيكل الجسد أو نوع من الضيق في حياتهم |
Devam eden duygusal travma genetik bir hastalığı tetikler. | Open Subtitles | استمرار الصدمة العاطفية يثير المرض الوراثي |
Ruhsal ve fiziki işlevlerini hızla bozan bir hastalığı vardı. | Open Subtitles | كان بها مرض مزمن وكان مؤلم جداً |
Otoimmün bir hastalığı var. | Open Subtitles | لديها مرض ذاتي المناعة |
Doktor Umut'un korkunç bir hastalığı olduğunu söyleyince de ben senle dalga geçerim. | Open Subtitles | هوب) لديها مرض فظيع) يمكنني أن أضحك في وجهك |
Ya da depresyon gibi başka bir hastalığı ele alalım. | TED | أو خذ مرضًا آخر، مثل الاكتئاب. |
Eğer birinci derece bir hastalığı varsa serbest kalması ilaçlarını kullandığı ölçüde önemlidir. | Open Subtitles | تعرف ان كان لديها اختلال من النمط الاول فإن إطلاق سراحها لن يكون بنفس أهمية كونها تتناول أدويتها او لا |