"bir kültür" - ترجمة من تركي إلى عربي

• ثقافة
• الثقافة

Verimli cömertliğin olduğu bir kültür için veren kişileri istihdam etmeniz gerektiğini düşünürdüm.
أعتقد بأنك بحاجة الى ثقافة الإنتاج الغزير، يجب أن تمتلك الكثير مِن المِعطائين

Kullandıkların kadar güzel şeyler yaratan başka bir kültür biliyor musun?
هل يمكن تصور ثقافة أخرى لها تلك الأزرار الجميلة التي تستخدمها؟

Şimdiye kadar tamamen farklı bir kültür ve çevreden bu denli zor bir yaşama sahip birisi ile tanışmamıştım.
انا لم التقي بشخص بهذه الحياة الصعبة من بيئة و ثقافة مختلفة كليا من بيئتي

Şimdi topluluğumuz içinde, belli bir kültür ortaya çıktı.
الآن وفي إطار مجتمعنا، لقد ظهرت ثقافة معينة.

Evet, bu bir kültür... ve buna göre araştırma yapmamız gerek.
نعم ، هذه هي الثقافة ونحن بحاجة إلى التحقيق وفقاً لذلك

derdi. Ancak 20. yüzyıla geldiğimizde yeni bir kültür oluştu, tarihçiler buna kişilik kültürü diyorlar.
ولكن عندما وصلنا القرن ال20 ودخلنا ثقافة جديدة عصر ما يسميه المؤرخون عصر الشخصية.

O, sosyal eylemcilikte yeni bir kültür yarattı.
بل أحدثت ثقافة جديدة في النشاط الاجتماعي.

Bu DNA'sında gizlilik olan bir organizasyon için önemli bir kültür değişimiydi.
كان تغييرا كبيرا في ثقافة منظمة كانت السرية تجري في عروقها.

Ama dünyanın en güzel yeri değerli Avustralyamızda bile çocukların bir kültür nedeniyle istismar edildiği bir gerçek.
معرض لنفس الخطر. و لكن هذا هو الواقع. حتى هنا في أستراليا الحبيبة، أروع مكان في العالم، الأطفال ينتهكون بسبب ثقافة

Bizi neyin özel ve benzersiz yaptığını önemseyen bir kültür ve topluluk yaratır.
إنها تخلق ثقافة ومجتمع يقدر قيمة ما يجعلنا مميزين وفريدين.

Etrafınızı size meydan okuyan insanlarla donatın ve karşı olmayı destekleyen bir kültür oluşturun.
أحط نفسك بأشخاص يشكّلون تحدياً لك واخلق ثقافة تشجع المعارضة

Ama elde edilen sonuç, hiyerarşinin daha az olduğu yeni bir kültür.
لكن النتيجة هي ثقافة جديدة مع تسلسل وظيفي أقل.

Yüzlerce yılda, binlerce insanı barındıran bir kültür.
إنها ثقافة تضم آلاف الأشخاص على مدار مئات السنين.

Ama günün sonunda, korkarım ki kişisel bakım ve genel refahın arka koltuğa atıldığı bir kültür yarattık.
ولكن في النهاية، أخشى أننا خلقنا ثقافة حيث تُولّى الرعاية الصحية والرفاهية أهمية أقل.

Ve sosyal bağlayıcılar yazılı anlaşmaların yaratacağından daha cömert bir kültür yarattı.
وبشكل خطير، إن القيود الاجتماعية قد خلقت ثقافة كانت أكثر تطوعًا مما خلقته القيود التعاقدية.

Üzgünüm, farklı bir kültür olduğunun farkındayım.
آسفه. أنا أعلم أنها ثقافة مختلفة ولكنني..

İkinci bir kültür aldık, ve büyümesini kontrol altına alabildik.
أخذنا ثقافة ثانية وكانت قادرة على السيطرة على نموه.

Bizimkisi teknolojiye dayalı bir kültür değildi.
حياتنا لم تكن ثقافة تعتمد على التكنولوجيا

Bu acımasız küstahları size geri teslim ettiğimde bir mağazada gömlek katlamak olan gelecekleri öncesinde ayak parmaklarını bir kültür gölüne sokmuş olacaklar.
وعندما يعود اليكم هؤلاء الاوغاد سيكونوا قد نالوا قدرا كبيرا من الثقافة وذلك قبل افتراض قدرهم بالطبع

Ama incelemeyi çok istediğim tek bir kültür vardı:
ولكن كان هناك دائما الثقافة التي يريد حقا أن أدرس

Suudi Arabistan'a gelmek benim için tam bir kültür şoku oldu.
انها الثقافة المتضاربة تماما بالنسبة لي في السعودية