Hızlı düşünüyor, Sanki daha önce bir kuşatma altında kalmış gibi. | Open Subtitles | يفكّر بسرعة وكأنّه كان بحالة حصار من قبل |
Sadece senin yürütebileceğin türden bir kuşatma var. Ama yalvarırım elini çabuk tut. | Open Subtitles | هناك حصار أنت وحدك من يمكنه رفعه ولكني أتوسل لك أن تسرع |
Belki bizzat kendiniz iyi bir şekilde korunduğumuza ve uzun bir kuşatma durumunda yeterince erzakımız olduğuna onları ikna edersiniz. | Open Subtitles | ربما أنتِ بنفسك قد تساعدي وتؤكدي لهم أننا محميين جيدًا، ونملك ما يكفي من إمدادات لتحمُل حصار طويل. |
Koca bir kuşatma! Birinin bari yaralanmasını bekliyor insan. | Open Subtitles | حصار كامل، ظننت أحدكم سينزف قليلا |
Çünkü, aslında bir kuşatma gibiydi, anladınız mı? | Open Subtitles | لاننا شعرنا وكأننا في حصار ، حسناً |
Hızlı bir zafer için geldiler, uzun bir kuşatma için değil. | Open Subtitles | لقد جاؤوا لنصر سريع ليس حصار طويل |
O zaman bu artık bir kuşatma değil. Bir savaş. | Open Subtitles | إذًا هذا لم يعد حصار بعد الآن إنهاحرب. |
Hayatta kalacağımı düşünmediğim bir kuşatma. | Open Subtitles | حصار قصير لم أتوقع أنني سأنجو فيه |
Ne olduğunu tahmin edeyim mi? Bu bir kuşatma. | Open Subtitles | ـ دعني أخمن ماذا يكون ـ هذا حصار . |
Bizim de kafamızda bir kuşatma var. | Open Subtitles | لقد كان في حصار غرناطة |
Salmanassar ilk olarak askerlerine şehir surlarının üstüne doğru büyük bir kuşatma rampası yaptırdı. | Open Subtitles | أوّل ما فعله (سنحاريب) أن أمر جيشه ببناء منصّة حصار ضخمة حول أسوار المدينة |
Bu lanet olası bir kuşatma! | Open Subtitles | إنه حصار لعين |