Evlilik eskiden size çocuklar, sosyal statü, ardıllık ve arkadaşlık bakımından hayat boyunca sürecek bir ortaklık sahibi olduğunuz ekonomik bir kurumdu. | TED | الزواج كان مؤسسة إقتصادية التي فيها يتم اعطاؤك شراكة طول العمر من ناحية الأطفال والحالة الإجتماعية و الخلافة و الرفقة. |
Pekala, bunu gerçekleştirmek için akademik çevre, hükumet, özel sektör ve hasta örgütlenmeleri arasında bir ortaklık kurmalıyız. | TED | حسنا، يجب علينا أن نخلق شراكة بين المؤسسات الأكاديمية والحكومة والقطاع الخاص، ومنظمات المرضى |
Burada önemli olan, insan ve makine yeteneklerini birleştirmenin insanüstü bir performansı olan bir ortaklık ortaya çıkardığıdır. | TED | العبرة هنا هي أن الجمع ما بين قدرات الإنسان والجهاز، خلق شراكة ذات أداء خارق لقدرات البشر. |
Ve, en önemlisi de, bu kısıtlılık algımızla en güçlü yaratıcı yeteneklerimiz arasında da bir ortaklık olmasıdır. | TED | والأهم من ذلك, أن هنالك شراكة بين فهم هذه النواقص وأعظم ما نملك من قدراتنا الابداعية |
Öyle bir ortaklık ki, ikimizin onayı olmadan, ya da biz payımızı almadan... dışarıdan kimse gelip yeni bir yer açamaz. | Open Subtitles | شراكة تمنع أي شخص آخر أن يأتي ويبني صىالوناً آخر. بدون أن يأخذ إذناً مني ومنك ونأخذ حصتناً. |
Altbölüm S'yi içeren limited bir ortaklık bu. | Open Subtitles | ستكون شراكة محدودة المسؤولية الشريك المتضامن هو شركة ذات تكليف ضريبي موزّع على المساهمين |
Sana nasıl görünüyor bilmem ama ikimiz arasındakinin eşit bir ortaklık olduğunu düşünerek kendini kandırma. | Open Subtitles | . علي اي حال , هذا ما قد يضهر لك . لا تخدع نفسك بأننا لنا شراكة متساوية |
Size tam bir ortaklık öneriyorum. Buna ne diyeceksiniz? | Open Subtitles | انني اعرض عليك شراكة كاملة ما رأيك في ذلك؟ |
Hatta yaşamla, gezegenimizi yaşanabilir tutan bir ortaklık geliştirdiler. | Open Subtitles | حتى أنهم أقاموا شراكة مع الحياة تجعل كوكبنا صالحاً للعيش. |
Etna gibi yıkıcı yanardağların yaşamla bir ortaklık geliştirebileceğine inanmak zor olabilir. | Open Subtitles | لربما أنه من الصعب تصديق أن براكين مدمرة كـ إتنا يمكنها عقد شراكة مع الحياة. |
Daha iyi bir ortaklık yolunda yeni bir firmayla, son bir mülâkatın kaldı. | Open Subtitles | لديك مقابلة عمل نهائية مع الشركة الجديدة مع أفضل شراكة |
Bugün yeni bir ortaklık için ilk adımı atıyoruz. | Open Subtitles | اليوم نخطو خطوتنا الأولى تجاه شراكة جديدة |
Bu bir ortaklık ama biraz güvence verirseniz minnettar oluruz. | Open Subtitles | هذه شراكة ولكن سنكون فى غاية الامتنان لوجود بعض الطمأنينة يمكننا تزويدها باتصال |
Bizim kaynaklarımız ve senin şöhretinle, oh, bu gerçekten güzel bir ortaklık olabilir. | Open Subtitles | بمصادرنا ومشهورك، أوه، هذا يمكن أن يكون شراكة جميلة. |
Ben evliliği bir ortaklık, çocuklu evlilikleri ise iş olarak görüyorum. | Open Subtitles | من وجهة نظري فالزواج شراكة. تزيدين الأولاد، فيصبح وظيفة. |
Bu eşit bir ortaklık değildir. Ona yakın bile değil. | Open Subtitles | هذه ليست شراكة متعادلة ولا قريبة من ذلك حتى |
bir ortaklık kurarsak, hastalarımız daha modern ekipmanlara ve daha iyi bir tedavi şansına sahip olabilirler. | Open Subtitles | إن شكلنا شراكة كهذه سيتمكن مرضانا من الإنتفاع بأجهزة أكثر حداثة وعلاجات أكثر تقدماً |
Eğer dışarıda başkaları yoksa bir ortaklık söz konusu. | Open Subtitles | اذن، إلا إذا كان هناك شركاء في الخارج نحن نتعامل مع علاقة شراكة. |
Ama yıllarca karşılıklı fayda sağlayan bir ortaklık kurduk. | Open Subtitles | لكننا قمنا ببناء شراكة كانت قائمة على منفعة متبادلة على مر السنين |
Ama o zamana kadar, bu adil bir ortaklık olacak, anlıyor musun beni? | Open Subtitles | لكن إلى ذلك الحين، هذه شراكة متساوية، تسمعني ؟ |